Kısa Kısa #65 (Askeri Kısa Kısa #2)

Selamlar sevgili karda kışta güneşte yağmurda beni yalnız bırakmayan kaşları keman okur. Nasılsınız inşallah keh keh. Ya böyle espriler yapıp gülen biri olsaydım gerçekte. Kendinizi aldatılmış hissederdiniz değil mi? O yüzden şimdi gerçek şakalarımıza geçiyorum.

*Gerçi düşündüm de benim çocukluğumda okuduğum kitaplar arasında Yalvaç Ural’ın Zıpırsal Bilmeceler adıyla yayınlanan, Türk halkının espri anlayışını yok etmek amacıyla hazırlandığı iddia edilse müebbet ile karara bağlanmasına sebep olacak bir kitap vardı. O günlerden bu günlere iyi gelmişim valla.

*Askerdeki 3. günümde kola içtiğimde yaşadığım mutluluğu tarif etmem imkansız sevgili blog sever dostlarım. Ki normalde pek fazla kola içen de biri değilim ama burasının psikolojisi çok farklı lan. 

*Sivil yaşamda cep telefonunu yoğun kullanan bir insan olduğumu tahmin ediyorsunuzdur. Askere gelmemin ilk günlerinde cebimde gaipten titreşimler hissetmeye başlayınca ‘a-ha’ dedim. ‘Benim kafa gitti, ben en iyisi kaçayım bu askerlikten’. Sonra tabii vazgeçtim.

*Askerde son moda komutana hocam demek. İnsanın ağzı ister istemez kayıyor. Tabii her hocam diyenin 30 şınav çekmesi tatsız bir ayrıntı.

*Komutan’a hocam demenin yanında (tabii bu söylediğim acemi birliği için geçerli) diğer asker alışkanlıkları da kayboluyor sanırım yavaş yavaş. O devrem’ler tertip’ler hep yerlerini hocam’lara kanka’lara hatta kanks’lara bırakmış durumda. Gerçekten çok üzücü.

*Bazılarınız biliyordur, acemiliğin ilk 15 günü paso sağa dön, sola dön, yürü allah yürü formatında geçmekte. Bizim birlik de komando birliği olduğundan, bu adamların hayatlarının 15 ayı burada geçiyor. Arada da hoparlörlorlörlereuimlekuimlek. A ha klavyenin kontrolünü kaybettim bi’ an. Hoparlörlerden müzik veriyorlar. Tam biz yürürken birden Hande Yener çalmaya başlaması ile ‘Bodrum’a da gittik beraber İstanbul’da da yaşadık’ melodisi ile yürüyüşe geçmemiz bir oldu. Garip bir tecrübeydi. Gerçi sonrasında Demet Akalın, Bendeniz, Ankaralı Hatice(?) ve İsmail Türüt ile de yürüyüş yaptığımızdan çok yadırgamadım.

*Bu gazetelerin spor sayfalarında maç analizi kısımlarında kim kaç puanlık oynamış not veriyorlar ya hani. Bazı futbolcular 89. dakikada falan oyuna girince böyle adının yanında parantez içinde soru işareti oluyor, Mustafa Sarp (?) , gibi. Yani diyor ki, lan ben buna ne desem boş. Ben o soru işareti puan alan adam olsam 3 gün insan içine çıkamam. Evde yataklara düşer ağlarım. Öyle de ezik bir durum.

*Ev telefonu ile konuşurken birden yan odadaki cep telefonunuzun çalmaya başlaması, konuştuğun kişiyle konuşmayı hızlandırmaya çalışman ama onun ısrarla konuşmayı uzatması, alelacele telefonu kapatıp diğer odaya yetişirken cep telefonunun susması. Gerçekten kahır bela bu değilse başka hiçbir şey değil.

*Askere gideceğim ilk belli olduğunda ‘ooo Antalya çıkmış’ diye sevinen ben ‘Akseki’ adlı Antalya’dan çok Konya’nın güzide bir ilçesi olma çabası içindeki güzide beldemizin Akseki değil ‘Ats.ki’ olduğuna kanaat getirdim.

*Çarşısı toplam 45 saniyede gezilebilen bir yerden bahsediyorum. Sokakta 16-23 yaş aralığında insan gördüyseniz gerçekten çok şanslısınız.

*Askeriye gerçekten çok ilginç bir ortam. Her şeyi sırayla yapıyorsunuz. Zaten günde 6-7 defa içtimaya çıkıyorsunuz. Ha babam sıra ol. Yemeğe sırayla, kantine sırayla, tuvalete sırayla, banyoya sırayla. Normal hayata döndüğümde sokakta yürürken önümdeki insanlara ‘hizaya geç, istikametini kontrol et!’ diye bağırarak muhteşem dayaklar yemeyi planlıyorum.

*Normal hayatta yok efendim kirli sakal aman efendim top sakal şekilleri diye anlatanlara imrenerek bakan ben askerde sakalsız olmanın avantajını mükemmel yaşadım. Burada sabah sakal traşı olup akşam Suavi’ye dönen adamlar arasında 3 günde bir traş olarak büyük rahatlık yaşıyorum.

*Ben traş bıçağı için reklam filmi çekecek olsam hiç düşünmeden firmanın reklam yüzü olarak Suavi’yi seçerim. Hatta kendisi reklam yüzünden çok reklam sakalı olur tabi ama ben kendisini hiç bozmadan ‘Suavi’ciğim sen bizim reklam yüzümüzsün canım benim, ha koçuma ha sakallıma benim’ diye gaz verirdim kendisine. 

 ha goçuma

*’Jilettt maküççç. Tek bıçakla Suavi’yi bile traş eder!!!’’

*A-ha reklam sloganını da buldum.

*Koğuşta, yemekhanede, içtimada, durup dururken çat diye kalemle not defterini çıkartınca garip bakışların hedefi oluyorum. Adeta ilginçlikler adamı oldum, halbuki aklıma gelen komik şeyi not alıyordum ben orada. Askeri bilgilerle ilgili aldığım notlar, twitter ve blog için aldığım notların %1’i kadar falan tahminen. Gören komutan da benim içimde iflah olmaz bir vatan sevgisi olduğunu zannediyor. Hiç sesimi çıkartmıyorum, bozmuyorum.

*Düşünüyorum da Burkina Faso’lu olmak çok üzücüdür lan. Askere falan gelsen kazara;

-Nerelisin tertip?
+Burkina Faso’luyum abi.
-Neresinden?
+Merkezin Kumbambayii Kumbamba köyünden :)

üzücü anlar. Gerçekten yürek parçalayıcı: Ne hemşerin olur ne üst devren.

*Erkeklerin yuvarlak olup voleybol oynaması kadar da çirkin bir şey yok ha. Amerikanların ‘so gay’ dediği durum.

Haydin sağlıcakla (arkadan su dökme efekti)

(Gelecek sayı kısa kısa’da olacaklar: askerde yatak yapmanın incelikleri, askeriyedeki tek güldürme yöntemi: Fıkra, şaka bokunun günlük hayatımızdaki yeri ve önemi, dondurma dünyası, Sertap Erener ve şarkılarının incelenmesi, askerde küfür ve daha pek çok komiklik ‘Askeri Kısa Kısa 3’te sizlerle olacak)

6 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat:

Daçe dedi ki...

devam littleiv aynı hızla okuyoruz :)

littleiv dedi ki...

ulan hiç yorum gelmiycek sandım eheh eyvallah bro :)

Erol Tamer dedi ki...

yoruma aç yazar :)

littleiv dedi ki...

hala da yeterli değil. daha fazla yorum daha fazlaaağğğ :)

luş dedi ki...

ya bütün yazılarını okurken o kadar egleniyorum ki daha sık yaz diye para vericem neredeyse :D

littleiv dedi ki...

@ecemlus eheh çok teşekkürler :)

wibiya widget