Kısa Kısa #70 (Askeri Kısa Kısa #7)

Naber leyn gadalarından aldıklarım?

*O değil de bu yazıya giriş cümlesi yazma konusunda büyük sıkıntılar çekiyorum. Hayır yazının devamı akıp gidecek eminim ama işte bu giriş selamlama konusunda pek becerikli değilim galiba. Neyse konumuza dönelim.

*Evet, atom altı parçacıkların yeryüzünde aynı anda birden fazla yerde olma..

*Bi’ saniye konumuz bu değil miydi?

*Yok ya bu kadar bilimsel bir blog olsam yemin ediyorum şu anki takip miktarının 10’da 1’ini bile bulamam eminim. ‘Ha zaten sende bunları yazacak bilgi birikim var mı?’ diye sorarsanız pısar kalırım. Evet pısmak.

*Askeriye tam bir sırt kılı cenneti. Banyo sırasında bol bol bunu gözlemleme fırsatım oldu maalesef. Hani Victoria Secret mankenlerinin sırtlarında kuştüyünden melek kanadı olur ya, heh işte askerde de bu ağabeylerimizin sırtında kıllardan kanat oluşmuş. Ama tabii çok kötü, çok çirkin görüntüler.

*Dünya üzerinde yapılabileceğini tahayyül bile edemeyeceğiniz şeyleri askerde yapıyorsunuz. Örneğin bir yemekte tabldottan ayranı kaşık ile içtik. Çok büyülü anlardı.

*Yeni bir kitaba başlamak, yeni bir ilişkiye başlamak gibi. Kapağını ilk açtığında neyle karşılaşacağını bilmemenin verdiği o heyecan. Dış kapağın anlatmak istediklerini, dış görünüşte bulmaya çalışmak. Sayfalara dokundukça ten uyumunun sağlanıp sağlanamayacağını bilmemek, aynı bir kişinin eline ilk kez dokunduğunda yarattığı bilinmezlikler gibi. Hikayedeki karakterleri tanımaya başladıkça, tanışılan kişinin özellikleriyle karşılaşma duygusu. Alışkanlıkları bilmek, alışkanlıkları öğrenmek. Okumanın heyecanına kapıldıkça, aşık olunan kişiyle zamanın daha hızlı geçmesi. Kitabın mutlu sonla bitmesini istemek herkesin arzusuyken, yaşanan aşkın sonsuzluğa uzanması tüm kalplerin ortak atışı.

*Hey dostum gerçekten çok ‘Tuna Kiremitçi’sin!

*Bence kasarsak ‘çok Tuna Kiremitçi olmak’ diye bir deyimi dilimize kazandırabiliriz.

*Nedir çok Tuna Kiremitçi olmanın kuralları. Bir kere tek noktalama işareti kullanacaksın. O da üç nokta (…) doğal olarak cümleler hep devrik ve mümkünse yüklemsiz olacak. Cümleler kısa kısa hatta kelime kelime olursa evet artık siz de en afilisinden bir Tuna Kiremitçi’siniz.

*Hadi bir örnek yapalım: ‘Sonbahar…Yapraklar…Hep hüzün getirmek zorunda sanki…Hüzün…Kırık şemsiyeler…Yavru kedi…Gamzem var benim…’

*Mazhar – Özne, Fuat – Tümleç, Özkan - Yüklem

*Acemi birliğinde binbaşının postası –ki posta demek, ayak işlerini yapan asker demek- üsteğmen falan çağırılacağı zaman hemen telefonunu çıkartıp tak mesaj yazıyor. Askerde teknoloji var yanı binbaşı seviyesinde. Benim asıl merak ettiğim binbaşına falan mesaj yazarken ne diyor acaba? ‘Bnbşm, bgn nöbtm 3-6. ii gceler öptm bye :p’. Bu gibi şeyler yazıyorsa çok güzel.

*Askerliğimin henüz üçüncü gününde bulaşık yıkama olguyla tanıştım. Süper bişey herkese tavsiye ederim. Sadece bulaşık yıkamak da değil tabii. Yemekleri yemekhaneye taşımak, tabldot, çatal, bıçak, bardakları taşımak, sonra boşları mutfağa geri götürmek ki yemekhane ile mutfağın arası nereden baksanız 300-400 metre ve bunu günde 3 öğün ve askerliğinizin 3. gününde yaptığınızı düşünün. Firar etmemek işten bile değil.

*Sabah kahvaltısı hadi yeni bir iş yapmanın heyecanıyla bir şekilde geçiyor neyse. Öğle yemeğinde sinirler gerilmeye başlarken, akşam artık ipler kopma noktasına geliyor. Birbirine çatal fırlatanlar mı ararsınız, tabldotu arkadaşının kafasına vuran mı istersiniz hepsi var. 30 küsur yaşında Ankaralı tam olarak t.şaklı diye tabir edebileceğimiz bir abi vardı bizim koğuşta. Adamda para gani, her gece başka bir pavyonda falan, öyle takılan bir adam. Bulaşık gününün akşamı adam baya baya firar etmeye niyetlenmişti. Sonra ikna ettik de tabldot köpüklemeye devam etti.

*’Antik Kuntik Kent’

*Şimdi sizinle bir sosyal medya deneyi yapacağım sevgili okur. Öyle aklınıza şimdiye kadarki tüm öğrendiklerinizi unutturacak, yeri yerinden oynatacak sonuçlara ulaşacağım fikri gelmesin. Evet başlıyoruz. Şimdi söyleyeceğim kelime size neyi çağrıştırıyor. Aklınıza ilk ne geliyor?

-Müfredat?

Evet hepimizin aklına ilk olarak öğretmen geldiğine göre dağılabiliriz. Başka sorum yok sayın hakim.

*Amerikan filmlerinin vazgeçilmez öğesidir ‘Başka sorum yok sayın hakim’ tribi. Yani bunun sonunda ‘hıh’ deyip saçları arkaya savurarak trip yapsan hakime, ‘ya Burcu bi dakka noldu ki şimdi ne yaptım abi ben’ diyebilir.

*Size daha önceki yazılarda askerdeki garip isimlerden bahsetmiştim. Şimdi de karşıma ‘Cuma’ isminde bir bar sahibi çıktı. Hayat gerçekten süprizlerle dolu. Ayrıca Cuma babasının ağzını kırsa hiç birimiz de çıkıp bir şey diyemez. Bu kadar da net.

*Hayın ve zalım Word yine yanlışımı buldu sevgili okurcanlar. Neymiş sürpriz değil sürpriz’miş. Ya ben öyle doğru yazacağıma yanlış yazarım daha iyi ya. Sürpriz ne allaaşkına, insan söylerken ağzı tükürükle doluyor.

*Şimdi ben bir sonraki maddeyi bildiğimden, hissettim ki o madde tam bir yeni yazı ilk maddesi olabilecek kapasitede. O nedenle bu kısa kısa’ya burada son verirken küçüklerin, bıngıldaklarından (çok küçüklerin) büyüklerin ise buruşmuş ellerinden (çok büyükler) öper gibi yapıp çeneme değdiriyorum. Çünkü yaşlılar bazen ellerini yıkamayı unutuyor olabilirler.

10 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Kısa Kısa #69 (Askeri Kısa Kısa #6)

Selamınaleyküm Müslüman din kardeşlerim nasılsınız inşallah? 5. yazıdan sonra bir aydınlanma yaşayarak dine döndüm yüzümü. Benim dönük olduğum yerin hemen yan tarafındaymış zaten, dönmem kolay oldu. Kafamı bir çevirdim ‘a-ha’ din oradaymış.

*Off çok sıkılıyorum olm ben, oyun oynayalım mı?

*Bugün 14 Temmuz 2011, saat 16.43 ve hayvan gibi sıcak ve sıkıcı bir yaz gününden size bildiriyorum. İlçe o kadar küçük ki olay falan olmuyor. Bugün uzun saatler karakolda komutan bile yoktu düşünün.

*Sıkıntıdan ‘Solitare Master’ olmuş durumdayım. İlk günlerde falı açınca sevinir haldeyken şimdi nasıl 78 saniyenin altında bitiririmin derdindeyim. Muhtemelen 30 senelik bir devlet memuru ile aynı seviyedeyim Solitare’da.

*Modern işkence türlerine bir yenisini de ben öneriyorum. İnternetsiz bilgisayar. Ya ben hayatımda bu kadar insanın beynini s.ken afedersiniz başka bir uygulama bilmiyorum. Excel’i açıp dakikalarca boş boş baktığımı biliyorum lan.

*Ya sıkıntıdan Office’in Access programını bile karıştırdım. Muhtemelen Access’i oluşturan kod yazıcısından sonra bu programı yeryüzünde açan ikinci insan oldum.

Microsoft Access (temsili)

*Zaten o da boş çıktı. Herif sadece Office programları kalabalık dursun diye koymuş ama içini doldurmamış.

*Ehehe şaka lan, var içinde bir şeyler de 2. saniyede hemen sıkılıp kapattım.

*Yalnız yazı iyice kısa kısa’ya döndü farkındaysanız.

*Biraz daha kısaltırs

*Noluyo laağğn.

*Askerlikte yemek duası ettirirken ’söylediklerimi yüksek sesle tekrar et’ diyeceğime ‘söylediklerimi retweet et’ deyince çok şahane dayak yedim.

*’Söyleyeceklerimi yüksek seksle tekrar et’

*-Bir kedim bile yok, anlıyor musun?

+E evet anlıyorum, bunda zorlanacak bir şey yok.

*Fıkra anlatamayan insana çok üzülüyorum ben. Genelde bu insanların fıkra anlatamazken belirli özellikleri oluyor. Örneğin fıkrayı oturtamayıp ‘ya bi saniye baştan başlıyım’ diyen adamı kucağıma alıp ‘gel gel hadi uyu bakim sen kucağımda’ diyerek bağrıma basmak isteği geliyor içime.

*Obi wan Kenobi, Beyaz Şov’a katılsa Beyaz kendisini ‘O biiiir Yıldız Savaşçısı, o biiir kötü adam, o biiii van ke-no-bi diye çağırır yemin ediyorum.

*Sevişirken ‘Büyük seçim ister misiniz?’ diye soran McDonald’s kasiyerinin hüznünü filme çeksem Nuri Bilge Ceylan’a tozumu yuttururum.

*Bu arada adamın adında hem Nuri var bir de ayrıca Bilge var. Anne babasını güzel kafaları sebebiyle kutluyorum.

*Şeytan marka mermi üreticisi olsam, hemen tezcanlı gibi sloganımı ‘Şeytan Doldurur’ yapardım.

*Askerde unutamayacağım anılardan biri de uzun dönem komandoların yemekhanede Fashion Tv izlemeleriydi. Görevleri yemekhaneyi temizlemek olan bir grup asker cebren ve hile ile Fashion Tv’nin açılması ile ellerindeki ‘çek-pas’larla televizyonun karşısında adeta dondular. Yaklaşık 1 buçuk dakika hiç kıpırdamayan 7-8 asker bir süre sonra kendilerine geldiler. Sanki 9 gezegenin aynı hizaya gelmesi ile etki neticesinde insanların donması falan olur ya 3. sınıf Amerikan filmlerinde, aynı öyleydi olay.

*’Çek-pas’ diye bir alet yapmışlar, at götten amk. Sallamaya bak. Pas-pasın çekilerek çalışan versiyonunu yapmışlar adı ne? Çek-pas. Vallahi bravo. Çok yaratıcı.

*Askeri kurallar arasında bir kural benim çok ilgimi çekti sevgili okurlar. Nedir bu? Aynen yazıyorum: ‘Bilerek yalan söylemenin cezası 3 aya kadar hapis cezasıdır.’ Tam olarak çözemediğim bilmeden yalan söylemek nasıl oluyor. Sevgili TSK bunu bana açıklasın, on beş ay askerlik yapacağım. Ya da yok lan manyak mıyım? 40. güne geldim iflahım sik..eöhehööhoho Yok yani yapamam o kadar askerlik.

*Biliyorsunuz askerde telefon yasak. Sivilde bir mekana girdiğinde iPhone’unu artisçe masaya koyan tiki kardeşimiz, koğuşta gizlice telefonla konuşurken biri odaya girdiğinde 50 liralık telefonu götüne sokacak gibi oluyor. Öyle de güzel bir ortam.

*Çok ciddi şekilde 3 kişi okey oynayan 3 amca gördükten sonra hayata bakışım değişti.

*Sahte okeyde de tam bir sinsilik, bir adamsendecilik var.

*Sahte okey, enişteye benziyor.

*Oh buldunuz beleş yazıyı okuyun tabii. Biriniz de düşünmüyor ki şu littleiv’in bir ihtiyacı var mı, paraya sıkışık mı diye. Halbuki bilmiyorsunuz ki bu yazıların hazırlanış aşamasında ne biçim paralar gidiyor. Hehe ne parası lan, en fazla elektrik gidiyordur o kadar. Yine de üç beş bişey atsanız fena olmaz hani. Banka hesap no’ları öğrenmek için blogun bir yerlerinde mail adresi olması lazım ama tam nerede ben de bilmiyorum. O yüzden hepinize sevgilerimi sunaraktan inceden aranızdan ayrılıyorum. Bay bay hepiniz.


(Gelecek sayı kısa kısa’da olacaklar: askerde banyo sırasındaki gözlemler, yeni bir kitaba başlamak ile yeni bir ilişkiye başlamanın benzer yönleri, nasıl Tuna Kiremitçi olunur, askerde bulaşık yıkamak, bir adet sosyal medya deneyi, tripli avukatlar (hö?) ve daha pek çok komiklik ‘Askeri Kısa Kısa 7’de sizlerle olacak)

13 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Kısa Kısa #68 (Askeri Kısa Kısa #5)

Hey wazzup bro’s?

*Bizi Amerika’nın kenar mahallelerinden okuyan siyahi kardeşlerimize selamla başlamak istedim bu yazıya. Ve biliyor musunuz sevgili okur, istediğimi de yaptım.

*Acaba Amerikada’da benim gibi böyle tezcanlı komiksel yazılar yazan ve hatta serinin adını da ‘Short Short’ koyan blog yazarı bro’lar var mı diyerek düşünüp çıldırmakla çıldırmamak arasında gidip geliyorum. Sonra çıldırmamakta karar kılıyorum çünkü gördüğünüz gibi gayet tırt meraklarım var. Öyle çıldırmaya falan değmez.

*’Karamazov Kardeşler’i okuyan arkadaşı görüp ‘aa kitaba bak, konusu ne onun?’ diye soran insanlarla askerlik yaptım ben. Arada böyle saçmalayınca hemen ‘ne diyo lan bu mal’ deyip gitmek yok.

*Erkek muhabbetinin dibine vurulduğu en önemli yer askeriye sanırım. Yani daha önce mühendislik fakültesinde de (kız/erkek=%0,0739) yurtta da (kız/erkek=%0,0002 arada dışarıdan geçiyordu) bulunmuş biri olarak hiç bu kadar erkek muhabbetinin döndüğü başka bir yer olamaz diye düşünüyorum. Küfür kıyamet zaten resmi dil olmuş durumda. Erinden, onbaşısına, komutanından, aşçısına kadar herkes küfür ediyor. Futbol, kadın, siyaset muhabbeti hiç bitmiyor. ‘Acaba biri bişey der mi?’ diye düşünmeden fütursuzca konuşabildiğin tek yer belki de burasıdır.

*İlk günlerde yapacak o kadar hiçbir şey yoktu ki gazetenin bulmaca ekleri en büyük yardımcınız oluyor.Bu sayede kemikleşmiş bir bulmaca alışkanlığı kazandım.Sudoku Twitter’ım oldu, çengel bulmaca Facebook’um…

*İnsan içine çıkamadığımızdan her yer erkek doğal olarak. Yanlış hatırlamıyorsam sevgili okur 2. haftanın ortasında Kızılay’dan kan almak için geldiler. Ve büyük haber ‘hemşireler gelmiş!’ Sevinç çığlıklarını duymalıydınız. Banyoya koşup 15 gündür ilk kez banyo yapanlar mı dersiniz, bavulunun karanlık köşelerinden parfümlerini çıkartanlar mı dersiniz. Kısaca bölükte bir bayram havası. Ben kan vermeye gitmedim tabii, gerek yoktu da millet aktı gitti resmen revire doğru. Bir ara yemek sırasındayken hemşireler revirden çıkıp başka bir yere doğru gidiyorlardı. Tam 10 gündür öğretilen ancak bir türlü doğru bir şekilde yapılamayan ‘komutanı gözle takip’ olayı ilk kez tam anlamıyla tarafımızdan gerçekleştiriliyordu. Kızılaycılar gitti hayat normale döndü.

*Rahat, hazırol bildiğiniz gibi askerliğin temelinde olan şeyler. Rahat’ta ayaklar omuz genişliğinde yana açılıyor. Bu da gayet normal herkesin yapabileceği bir şey. Benim merak ettiğim ise ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin hırçın babası Eeyyyaallii (Ali) Kaptan’ın askerlikte ne yaptığı. Ulan herifin iki omzunun arası 3.Boğaz Köprüsünün güzergahı gibi. Bu adam ayaklarını omuz genişliğinde açmaya kalksa imkanı yok açamaz. Askerde çok dayak yemiştir Ali Kaptan. Herhalde bundan dolayı da ailesine çok çektiriyor pis herif.

*Acemilikte ilk iki hafta yemin törenine hazırlanmakla geçti. Sabah kalkıyorduk, bir başlıyorduk yürümeye akşama kadar yürü Allah yürü. Hani Allah bazılarına ‘yürü ya kulum’ dermiş ya işte biz 225 acemiye öyle denmişti. Tam iki (yazıyla iki, aa olmadı lan eheh) hafta boyunca yürüdük da yürüdük. Gerçi yemin töreninde toplasan 1.5 dakika sürmedi yürüyüş ama yine de güzel olmuş gösterimiz.

*Tabii şimdi biz çoğunluk üniversite mezunu bir kısım da açık öğretim mezunu ama sonuçta okumuş insanlardık orada. Adamlar da doğal olarak bizim yürüyebileceğimizi düşünüyorlar. Ancak olay hiç de onların düşündüğü gibi olmadı. Adam termodinamiği vermiş, hukuk tarihini yemiş bitirmiş, Osmanlı’yı ezbere biliyor ama gelgelelim ‘sol’ dendiğinde sol ayağını yere vuramıyor. Yürek parçalayıcı sahneler vardı yani.

*Ispartalı komutanımızın öğretmiş olduğu yöntemle askerde çok rahat bir şekilde stres atıyoruz. Komutan 225 kişiye aynı anda ‘stres atılacak……..at!’ diyor. Tüm askerler hep bir ağızdan ‘ooooooooofff ooooofff’ diyor ve stres atmış oluyorsunuz. Yani askerde stres atmak bile emirle yapılıyor.

*Sanırım hayatımda duyup duyabileceğim en ilginç küfürü askerde duydum: ‘Kibar ol y.rraaam


*Askerde günlere göre küfür grafiği çıkarttım kendimce. İlk geldiğimizde yaklaşık 5. günde inanılmaz bir küfür yoğunluğuna ulaşıldı. Arkasından herkes yavaş yavaş normale döndü. (C.B.K. : Cümle Başına Küfür)

*’Aşkım pırt yapıyım mı?’ dedikten sonra ‘tozzzzootototortt’ diye osuran kızdan aniden soğurum.

*Sevgilinizle uzun süreli bir ilişkinizin olmasını istiyorsanız, kızlar, erkek arkadaşınızın yanında osurun. Çünkü ilişkide osurma eşiği diye bir değer söz konusu. İlişkiyi daha sağlam temellere oturtmak için tak çözüm: osurmak.

*Ha, çocuğun yanında hayvan gibi osurup da sonra ‘vay efendim ilişkimi sağlam temeller üzerine oturtmak isterken sevgilim beni terk etti, aman efendim senin yüzünden oldu gibi’ veryansınlarla gelmeyin bana, mesuliyet kabul etmem. Müessesemizde bu tarz durumlara yer yoktur. G.tünüze güvenmiyorsanız bu işlere girmeyecektiniz.

*Söyleyeceklerim bu kadar. Dağılın! Ehehe hadi çav.


(Gelecek sayı kısa kısa’da olacaklar: Askerde sıkıntı, fıkra anlatamayan insanın içler acısı hali, askerde fashion tv izlemek, askerde telefon kullanımının incelikleri, sahte okey nedir, okeyin sahta olduğu nasıl anlaşılır ve daha pek çok komiklik ‘Askeri Kısa Kısa 6’da sizlerle olacak)

8 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

wibiya widget