Anadolu Beylikleri'nin Bilinmeyen Yüzleri

Merhaba sevgili littleiv.blog okurları. Uzun zamandır aklımda olan bir yazıyı yazmaya başlamanın mutluluğu ve gururu içindeyim. İlkokulda nedense ezberlediğimiz ama sonradan pek çok şey gibi hiçbir işimize yaramayan Anadolu beyliklerinin hiç bilinmeyen yüzlerini ortaya çıkartıyorum. Buyrun. Afiyet olsun.


Germiyanoğulları Beyliği

İlkokulda hepimizin germiyan-germyan-german-germany diye bir takım düşüncelerle olayı çözmesine rağmen açıklanmayan Alman menşeili bir beyliktir. Diğer güzel beyliklerimizin içine sinsice sızarak bir Alman devleti kurma çabalarına rağmen Kütahya'da bulunduklarından dolayı zamanla Türkleşmişlerdir.

Tacettinoğulları Beyliği

Ya ne biliyim şimdi kocaman beylik kurmuşsun, gayet karizmatik görkemli haşmetli isimler koyabilirsin ama beyliğin adını Tacettinoğulları koyuyorsun.Yani bu kadar vizyonsuzlukla ne devlet olabilirsin afedersin ne de başka bişey. Sizden cacık olmayacağı belliymiş Tacettinoğulları beyliği. Hiç kusura bakmayın şimdi.

Pervaneoğulları Beyliği


Muhtemelen kuran arkadaş pilot olmak falan istiyordu ve hatta 1261 yılında kurulduğu göz önüne alınırsa uçak fikrinin ilk yaratıcısı olduğunu da söyleyebilirim. Hem de Wright kardeşlerden yaklaşık 700 yıl önce. Yine de gözü yükseklerde olan bir beyliğe göre pek bir ilerleme kaydedememişler.

Erbil Beyliği


Mehmet Ali Erbil'in büyükbüyükbüyük dedesi tarafından kurulmuş olup 'eaamanın eaamanın, parmaktan sonra' gibi laflarla Anadolu'da fazla tutunamayan bir beylik olmuştur. Çok da iyi çok da güzel iyi olmuştur.

Artuklu Beyliği ve Saltuklu Beyliği

İki düşman kardeş Artuk ve Saltuk'un birbirlerine kızıp kurduğu (oha!) iki beyliktir. Ama hiçbir zaman bir Seferoğulları ve Tellioğulları olamadılar. Yine de orta 2'lerin en sevdiği beyliklerden ikisidir.

Dulkadiroğulları Beyliği

Bir Tacettinoğulları vakası daha. Beylik abi bu, sınıflararası futbol turnuvası için takım adı koymuyorsunuz. Tamam aranızdan önemli birisinin adı Kadir olabilir ve dul kalmış olabilir ama bunu tüm dünyaya duyurma hevesi?

Eretna Beyliği

Ortaokul öğrencilerinin aklında en kolay kalan beyliklerden biridir. Anadolu beyliklerinden 5 tanesini yazın sorusuna ilk yazılan beyliklerden biridir (evet bu beylikle ilgili şaka bulamadım pek, ama görüyorsunuz isminde hayır yok. Eretna nedir yani)

Menteşe Beyliği

Açıkçası bir kolaya kaçma bir küçük düşünme vakası daha. 'Abi ne koyalım beyliğin ismini. Hmm kapı beyliği olmaz, duvar beyliği olmaz. Ne olsun ne olsun, aa menteşe. Menteşe Beyliği. Çok güzel oldu cidden.' diye düşünmüş olacakar sanırım. Menteşe nedir abi? Yemin ediyorum düşünmekten üşenen beyliksiniz.  

Karesi Beyliği

Matematikçilerden oluşmuş bir beyliktir. 'Abi toplama çıkarma çarpma falan bulunmuş. Biz de bir takım yeni matematik işlemleri bulalım' düşünceleri içinde bir sayının karesini almayı bulmuş beyliktir. E doğal olarak da beyliklerinin adını karesi beyliği koymuşlardır. Hatta baştan 4'ün karesi beyliği imiş ancak sonradan 4'ün düşerek sadece karesi beyliği kalmıştır.

10 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Kısa Kısa #57

#Dedim ki 'bloga yazı yazayım lan.'#

Merhaba sevgili okurlar. Artık yeni bir olay yaptım. Bloga yazı yazmadan önce son kurduğum cümleyi böyle giriş cümlesi-başlık gibi yazacağım buraya. Dışarıdan bakıldığında gayet artis gibi gözüken bu olay aslında içi boş, sığ ve bi' o kadar da dandik bir şey ama olsun. Devir şekil devri, devir atraksiyon devri.

*Şimdi burda böyle yazı yazabilmek için bir başlangıç maddesi gerekli. Yani eğer o güzel olursa yazı akıp gidiyor zaten. Sizin bir şey yapmanıza gerek kalmıyor. Valla. Yeni Kayıt kendi kendine doluyor böyle. Siz varsa yazım hatalarını düzeltiyorsunuz, kaydı yayınla'ya basıyorsunuz.

*Şaka lan şaka. Olur mu öyle şey. G.tüm çıkıyor benim burada yazı yazacağım diye.

*İlk cümle o yüzden önemli yani. Hala da tam bir ilk cümle yazamadım farkettiysen. Anca laga luga laf kalabalığı. Hep bi' kaytarmalar. Çok ayıp ya.

*Tamam tamam hadi başlıyoruz.

*Geçen gün metrobüsteydasdhlaksjdlkasjd. Pardon ya, böyle deyince de gülesim geldi birden.

*Bir insanı gerçekten tanımak istiyorsanız onunla sessiz sinema oynayın. Gerçekten girdiği şekillerden, türlü türlü hareketlerinden. Of ya, gerçekten çok fena. Tiksinç. Hiç tanımadığınız yönlerini görüyorsunuz o insanın. Aman diyim benden size tavsiye, sevgilinizle falan sessiz sinema oynamayın. Böyle ağzı burnu bükmeler, elleri kolları sallamalar. Off anlatırken kötü oldum bak.

*Gıdı bence çok çirkin bir şey. Ne biliyim. Ne yazımında meymenet var ne kendisinde. Siz ki gıdısı olup da güzel duran bir insan gördünüz mü? Bence görmediniz.Ayrıca gıdı nedir yani. Bu ne biçim bir isim. Sevmedim seni gıdı. Bende de yoksun zaten.

soldaki paçalara dikkat

*Geçen gün metrodan yürüyenler merdivenler vasıtasıyla çıkarken ön tarafımda bir cisim gördüm. İlk olarak ne olduğuna anlam veremesem de sonradan senin benim gibi bir insan olduğunu farkettim. Tamam dış görünüş olarak gerçekten bir insana benzese de içinde çok başka fırtınalar kopan bir canlı olduğunu anlamıştım bile. Bir insan düşünün ki kot pantolonunun paçalarını converse tipi ayakkabılarının uzun kısımlarının içine soksun. Yetmesin o şekilde insanların arasına çıksın.

*Hayır yani pek çok zevksiz giyim görmüştüm. Birbiriyle uyumlu olmayan ceket pantolon görmüştüm. Ugg'la etek görmüştüm. Ama bunun gibisini gerçekten görmemiştim. Üstelik bu arkadaş gayet keyfi yerinde, arkadaşlarıyla şakalaşıyor falan. Hiç utanmıyor, sıkılmıyor. İşte gerçek kendine güven, işte gerçek özgüven budur.

daha yakından görmek için üzerine tıklayabilirsiniz

*Böyle karışık eğlencelik çıtır çerezlik bir yazı oldu. Okuyalım eğlenelim hayat kısa diyerek Levent Kırca bitirişi yaparak kaçıyorum.

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Kadın-Erkek Eşitliği Üzerine Bir İnceleme

 kadın-erkek eşitliği yazınca google görsellere cübbeli'yi çıkardı karşıma

Çok boş bıraktım blogu farkındayım dostlarım. Ama bi' sor neden diye. Hiç sormuyosun yahu. Anca yazı yazılsın okuyalım, güleceksek gülelim, yorum bile yapmayalım, reklamlara zaten tıklamayalım. Bak nasıl içlenmişim anla.

Şu aralar oldukça sıkıntıdayım canlarım. Neymiş efendim artık yıla kalan öğrenciler yurtta daha fazla kalamazmış. Bak bak! Tabii sonra ülkenin çeşitli yüksek mevkilerindeki tanıdıklarımı devreye sokarak (babam) tekrar yurda kaydımı yaptırdım. Gerçi sadece bir dersim olunca insanın yurtta kalmasının da tam bir amacı olmuyor ama olsun ben işe girecektim. Girecektim diye geçmiş zaman kullanıyorum. 

Erkekler ile kadınlar arasında eşitlik var diyorlar. Yok ya! Eşitlik varmış. Yalan kardeşim. Aynı bölümden mezun olduğum bir arkadaşım var kendisi diğer cinsten, kadın yani ya da kız. (off gerildim lan). Neyse. Benden daha fazla kalan dersi var, olabilir güzel. Aynı dersleri verip aynı bölümden aynı hocalar tarafından mezun edilmişiz ya da edileceğiz ennihayetinde. 

Ben şimdi hayvan gibi iş arıyorum. Sırayla mühendislik firmaları, satış temsilciliği, coffe-shop'ta çalışmak ve Taksim'de tezgahtarlık genişliğinde bir skalada iş bakıyorum. Ama anasını satıyım bir yer de geri dönüp aramadı. Arkadaşım ise ayda 1500-2000 liraya bir işte çalışırken hala yeni firmalardan her gün başka bir teklif geliyormuş. Lan dedim neden böyle acaba?
Askerlik!

Evet bunun tek sorumlusu askerlik. Hadi bakalım kadın hakları savunucuları, hadiyin feministler. Ne farkımız var olm bizim sizden. Askerlik yapacağım diye tezgahtarlık yapmak zorunda mıyım ben? Yok aga olmaz öyle şey. Hemen yarın bana bir mühendislik firmasında 2000 TL + primlik bir maaştan oluşan masa başı fazla yorulmayacağım istediğim zaman bloguma ve twitter'a falan girebileceğim yol+yemek+ssk'sı olan bir iş ayarlıyorsunuz. Bunları ayarlayın. Hadi bakalım, bir dahaki postumu iş yerimden tmak istiyorum. 

Görüşürüz anacıım.

11 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Kısa Kısa #56

Naber cicişler? (İyice Esra Ceyhan oldum lan)

*Düşünşene sevgili okur. İlkokul, ortaokul, liseyi bitirdin. ÖSS için çalışıp gidip hukuk kazanmışsın. 4 sene hatta 5 6 sene tuğla tuğla kitapları ezberlemiş ve sonunda 'avukat' çıkmışsın. Çok güzel, bravo gerçekten övgüye layık bir olay. Annen baban mutlu akrabalar gururlu. Ama sonra ne oluyor? 'Müge Anlı ile Tatlı Sert'te avukat olarak görev yapıyorsunuz. Gerçekten bence dünyanın en üzücü olaylarından biridir bu.

parmağa bak parmağa kim bilir yine kimleri azarlıyosun müge

*Hayır Müge Anlı'nın programında çalışmak zaten zor bir olayken bir de avukat olduktan sonra oraya gidip amcalar teyzelerle birlikte azar yemek, ne biliyim fena yani. Kahır bela.

*Müge Anlı olmak da zor bişey bence. Yani her gün çok güzel makyajını yapıyosun kendi programın var milyonlara sesleniyorsun falan. Ama noluyo? Programa gelen insanları azarlıyorsun. Görevin bu. Onun da işi zor.

*'Biraz da gülelim' diye bir olay var gazetelerin, internet sitelerinin vazgeçilmezleri arasında. Gayet ciddi bir takım olaylardan bahsederken birden artık ne düşünülüyor ne hissediliyor tam bilemiyorum, gülme isteğini karşılama çabası, bir cemyılmaz'cılık bir komik olma hevesi. Yani tam da ortamı olmuyor mesela. Adam ekonominin her şeyinden bahsetmiş borsa, iniş çıkış, parite falan yazıyor döküyor sonrasında 'haydi şimdi biraz da gülelim. Bir gün temel...' diye fıkra anlatmaya başlıyor. E noldu abi. Demin parite diyordun şimdi bir fransız bir ingiliz diyorsun. Ortama uymuyor. Sırıtıyor yani. 

*Biraz da gülelim.


*Bu da çok saçma oldu açıkçası. Yani zaten yazdığım şeyler sizi bir nebze olsun sevindirmek güldürmek için yazılan şeyler. Ben bunların arasında 'biraz da gülelim' deyip lokma yerken garip durumlara düşen Deniz Baykal fotoğrafı koyunca yazılarımı önemsiz bir duruma düşürmüş oluyorum. Tamam Deniz Baykal komik ama benim yazılarım da komik gibi lan. Değil mi yoksa. Üff bilemiyorum çok kararsızım.

*Geçen gün aldım karşıma 50 Cent'i. 'Ya dedim fifti. Nolucak abicim senin bu halin. Para, altından baston, limuzinler, çılgınca popo sallayan zenci kızlar.' 'faking yeaa' falan bişeyler dedi tabi anlamıyo sanırım dediğimi. Dedim 'şş fifti adam ol ağzını topla ne o fakin makin. Ben burda sana abi sözü anlatıyorum öğüt veriyorum. Sen arkandan neler konuşuyo o yancıların falan biliyo musun?'


Aha aynen böyle bakıyo bana. 'Ya.' dedim. 'sen hiç şu kendi haline aynada bakıyo musun?'. 'Vebalıya dönmüşsün Körtis'. Evet kendisiyle pek yakınız, herkes 50 cent derken ben körtis (curtis) diyebiliyorum. Sonra neyse bu üzüldü falan, omzuma dayandı ağlamaya başladı. Teselli ettim sonra 'Kral adamsın aslında sen de neyse işte popüler kültür' falan dedim, hoşuna da gitti çocuğun sonra hoplaya zıplaya gitti. Benim de günlerim böyle geçiyo.

*Habereşelim bi' gün çıkıp bişeyler içeriz tamam ararım sonra ben. Hadi baay.

9 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

wibiya widget