Kıvanç Timi #4




İşte Kıvanç Tatlıtuğ'nun en yakışıklı hallerinden bir fotoğraf. Saçlarının uzunluğu şekli gerçekten çok hoş.

Ayrıca üzerindeki oduncu gömleği adeta milano moda haftasından fırlamış gibi. Yeleği de sanırım kolları çıkan pofuduk montun kalan parçası. Gözlüğü de pek bir şekilli. Mükemmel şıklık mükemmel duruş. Ondan sonra kızlar Kıvanç'a neden hasta. Bu saçlar bu bakış kimde olsa kızlar ona hasta olur.

Seviyoruz seni Kıvanç.

13 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Facebook Türkleri


Heyt be yavrum benim. İşte facebook'u kendi amaçları için kullanan bir kardeşimiz. Efendim sayfa Türk bayrağı. İşte fan'ı oluyorsunuz Türk bayrağının ne biliyim yorum yapıyorsunuz like'lıyorsunuz falan her şey çok güzel.

Filiz adında bir hanım ilginç bir şekilde ne demek istediğini anlamasam da Türk'ün gücünü görmek istemiş sanırım 'nerde Türk gençleri' falan diyerek. Hemen arkasından gelen Türk genci de 'al işte burda Türk genci' dercesine 'filiz sevişelimmi' diyerek amacını belli etmiş. Tebrikler Türk genci. Türk'ün gücünü göster Filiz'e. Herkes mutlu olsun.

9 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #32


*selamlar. canım sıkkın okulla ilgili hoş olmayan şeyler vuku buldu. ondan yazma şevkim kayboldu falan ama insan yazarken kafasını dağıtıyor sanırım. o sebeple yazmak gerekir bence. evdeyim 3 gündür aynı koltukta, koltuğa doydum resmen. o derece.

*meydanlarda görmüşüzdür hepimiz, el ilanları dağıtan abiler ablalar var. mecidiyeköy meydanı ya da istiklal caddesinde. genelde erkek olanları emo oluyor, saçları çok jöleli ilginç kıyafetli falan. genelde bayanlara uzatıyorlar ilanları. yani dağıttıkları şey erkeklere hitap etse bile onlar 'lan olm el bildirisi dağıtan insan olmama bakmadan bu halde bile hatun kaldırabilirim' düşüncesi içinde sürekli kadınlara yöneliyorlar. ilginç canlılar ama yine de seviyoruz.

*bu arkadaşlar eğer ingilizce eğitim şeysi dağıtıyorlarsa kesinlikle bana da uzatıyorlar. hayır ingilizce bilmiyo gibi mi gözüküyorum nedir anlamadım.

*bir de bunları anket yapan türleri var, ki genelde bunlar kadın oluyor hatta genç kız diyebiliriz. bunlar da işim olmadığında ya da zaman geçirmem gereken zamanlar olduğunda bir kez bile gelip 'ımm pardın bi anket yapabilirmiiz acıbaa?' diye sormadılar. kendileri kaybeder ama söyliyim.

*büyük alışveriş merkezlerinde girişte metal dedektörleri oluyor ya, işte cep telefonlarımızı yan tarafa bırakıyoruz, güvenlik görevlilerene bakıp 'eheh benden şüphelenmeyin yau legal insanın önde gideniyim ben' temalı gülümseyişler atıyoruz, işte o mekanlar. eğer siz geçerken dedektör 'bomba var bunda bombaa vaaaaar' şeklinde bağırırsa tekrar geçme hakkı kazanıyorsunuz. o anda ikinci geçişinizde 'yani ayıp ediyosunuz ha, valla ayıp ediyosunuz' düşünceleri arasında dedektörden tek bir hareketle geçiyoruz. yani ağır ağır falan değil. ayağı ileri atıp tek harekette. mesaj verircesine. benim tespitim bu. ne uzattım yalnız.

*'anası çıktı kızım evde yok dedi,
inanmazsan gel yukarı bak dedi.'

diye bir şarkı var. ben buradaki anne hakkında çok iyi düşünemiyorum. yani tamam kız evde yok demişsin, yani belli ki evde yalnızsın, daha o çocuğu yukarı çağırmalar falan nedir. ne bilim. bi' garip.

*zar adam gerçekten çok iyi tavla oynayan ve hayat felsefesi 'iki mars bi düz' olan bir roman kahramanı bence. kitabı okumadan fikirlerim bu yönde.

* taksim metrosunda starbucks bardağıyla kahve içen tiki gördüm. kahveye 8 lira verip akbil kullanmak ne bilim bi garip. at bacağında kelebek.

*-abi mesleğin ne?
+armut koltukçusuyum.

ne bilim bence biraz üzücü.

*demin ibrahim tatlıses şarkısının sözlerini aramak için google'da zaman geçirdiğim gerçeği seni de biraz ürpertmiyor mu? ben ürperdim açıkçası.

*hadi baybay.

5 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #31


*vaaaay naber okurların en kralı. naaptın ben yokken. ben öldüm ya. fiziksel ve mental olarak çökmüş durumdayım. tamam sonuçta okul falan da bir insanı bu kadar yormamalılar. sömestre'deyim mutluyum.

*sömestre'deyim mi denir yoksa sömestre'dayım mı denir bilemedim. zor anlar yaşadım bir üstteki maddede.

*sömestre ne güzel kelime esasında. biz türk halkı olarak sömestır diyoruz. bazılarımız ise 15 tatil diyor.

*sömestıra 15 tatil diyenleri seviyorum ben. o naifliğini kaybetmemiş yanları hoşuma gidiyor. içinde çocuğu öldürmemiş. yavaştan tuna kiremitçiye mi evriliyorum ne?

*geçen 3 maddeye sömestre diye girdim ya. kanım çekildi enerjim gitti yeminlen.

*şöyle bir muhabbet duymuştum. şimdi zengin ve karşı koyulmaz üstü açık arabası olan erkek kırmızı ışıkta yandaki hatunun yanında durur arabayla. sonra içinde hat olan ve sadece kendi numarası olan telefonu hatunun camından içeri atar, sonra gaza basar ve hatunun kendisini aramasını bekler. yemin ediyorum kim düşündüyse ne büyük bir hayal gücü varmış, takdir ettim doğrusu.

*o deminki camdan telefon atılan kız var ya. heh işte telefonu alıp içindeki hattı kırıp atsa. sonra da telefonu kendisi kullansa o üstü açık arabalı artis ne biçim göt olur di mi? hehe mal ya. (nasıl kıskandıysam ahah)

*üstü açık araban var mesela. gidiyorsun artis artis. kırmızı ışıklarda yandaki hatunların arabasına atmak için sadece senin telefonunun kayıtlı olduğu telefonlar yandaki kutuya yığılmış. tam o anda birden sağanak başlasa ya. ne biçim kalır salak ahaha salaaak salaaak.

*bence emo'lar bir örgüt. öyle kolay kolay anlaşılan da bir oluşum değil. kendilerini çözmek için bir kriptograf ekibi kurdum. ne dediklerini anlamaya çalışıcaz.

*arka sıradakiler bence dünyanın en iyi dizisi. süper oyunculuklar, gerçekten lostvari bir senaryo. bir de bana şunu öğretti bu dizi. bizim lise bildiğin tırtmış lan. heriflerin her gün bir olay dönüyor. yok biri kaçırılıyor diğeri öldürülüyor kızlar kötü yola düşüyor. bizim lisede en büyük atraksiyon su savaşıydı. üzülüyorum ben biraz.

kısa sürsün az az bir sürü post atmayı planlıyorum. haydin iyi bak kendine.

7 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Mimlenmek

Uzun süredir internet alemine göz ucuyla bile bakamayacak bir durumda olduğumdan yeni girebiliyorum bloga. ama merak etmeyin, olmadığım tüm sürelerde yazılan bloglardaki yazıları okudum falan. bu arada bir şey gördüm ki o da ne (cümleye gel ahaha).

Şimdi bu blog piyasasında sanırım ortamı canlandırmak için 'mimlenme' denilen bir olay var. ilk nasıl başladı bilmiyorum ama bir kişi başkası tarafından mimlendiği zaman kendisiyle ilgili 7 şey yazıp başka 7 blogger'ı mimliyor. ben kendimle ilgili 7 şey yazıyım ama mimlemek istediğim 7 kişi genelde önceden mimlendiği için orda bırakıyım. ya da bir iki kişi mimlerim belki. mimcinin kalbi kırılmasın çünkü (mimci nedir a littleiv diyenlere cevap veremicem ben de bilmiyorum çünkü, bir de çok söyleyince mim çok anlamsız bir kelime oluyor cidden)

Buradan bittutammavi'ye beni yaratıcı bir blog seçtiği için teşekkürlerimi sunuyorum.

geçelim kendimle ilgili 7 şey'e.

1-koltuğu çok seven bir insanım ben. yurtta yaşayan bir insan olduğumdan dolayı olabilir. eve gelince koltuğa oturuyorum taa gidene kadar. imkanım olsa tüm hayat fonksiyonlarımı koltuğa bağlatırım orda sürdürürüm hayatımı. koltuk dediğim kanepe falan yani. kauç dediğimiz.

2-sporu çok seviyorum. yapmayı izlemeyi yazmayı. galatasaray, liverpool ve allen iverson fanıyım.

3-tam bir sözlük hastasıyım. yıldızsözlük'te başlayan kariyerim uludağ, itü ve son olarak zirve ekşisözlükte sürüyor. okumaktan ve yazmaktan büyük zevk alıyorum. blogda bunun bir sonucu zaten. dedim o kadar yazıyorum niye bir arada durmuyor bunlar.

4-kelimelerle çok ilgileniyorum. kelime esprisi yapmak hayatımın anlamı diyebilirim. gülmeyi ve güldürmeyi çok severim. bana ağız dolusu kahkaha attıran insanın kırk yıl kölesi olurum.

5-film izlemeyi çok seviyorum. yakın zamanda hayatım boyunca izlediğim tüm filmlerin listesini yapmayı planlıyorum. bakalım ne kadar sürücek.

6-bir şeyi ilk anda severim. öyle de devam eder. mesela bir giysiyi başta çok sevmişsem üzerimden çıkartmam. ilk görüşte hoşuma gitmemişse de naparlarsa yapsınlar üzerime geçirmem. inceden takıntılı bir insanım.

7-sürekli kitap okuyup film izleyebilirim, ama vakit yok ve bun beni üzüyor. bir de kendimle ilgili 7 madde bulucam diye bir yerlerimi yırttım bu da üzdü beni. tırt gibi bişeymişim meğerse :)

evet 7 maddenin sonunda geldik. güzel oldu, herkese iyi akşamlar.

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Twitter Manyaklığı


Merhabalar sevgili okurlar. kısa kısa yazmak istemedi canım. düşündüm ne yazıyım ne yazıyım diye? son zamanlarda neye bakıyorum en son, neyle ilgileniyorum: Twitter!

Twitter'ı bilmeyeniniz kalmamıştır artık sanırım. özellikle ünlüler, celebirityler 140 karakter sınırında bişeyler yazıyorlar. mini blog kafası yani. birbirlerinin yazdıklarını takip ediyorlar, yorumlar cevaplar.

Eh ben de bir gaz hemen dahil oldum bu oluşuma. tabi takip edilme oranı bir cem yılmaz bir jim carrey değil. jim'i 167 bin kişi takip etmekte, bu arada o kadar samimiyiz ki jim diye sesleniyorum kendisine, gel jim git jim. buranın rajonu bi şekilde böyle. ayşe özyılmazel'e ayşe demeyeni dövüyorlar. aynı şekilde nil karaibrahimgil. bu arada verdiğim örneklerden şu anlaşılabilir. soyadı en az 10 karakter olanlar mı twitter'da yazabiliyor diye. yok öyle bişey. korkmayın.

Nese ben de fena sardım bu olaya. sürekli yazıyorum. bi' böyle tespitlsel şeyler yazıyorum bi' sporlar şeyler yazıyorum bazen eşe dosta cevap yetiştiriyorum. 44 tane de followers'ım var. mutluyum huzurluyum. daha da artsın istiyorum. o yüzden blogun sağ tarafında da link koydum gelenler belki bakar diye. nickim littleiv3. birisi littleiv'i almış. kim acaba? terbiyesiz bulcam 'gelsene lan çıkışa' derim. korkmaz'ları tanıyo musun derim.

sonuç olarak güzel bir atraksiyon. ama yakında sıkılabilirim. modası geçer. dönüp dolaşacağım yer yine burası olur sevgili okur. blog başka ya. eheh. hadi görüşmek üzere. kendine iyi bak. bot giy paçaların ıslanmasın.

6 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Anket Sonucu


Ben bir anket koymak istedim bloga. Fikirlerinizi öğrenmek için. Bu kadarını beklemiyordum dostlar, okurlar, arkadaşlar ve daha niceleri. 37 oyun 21'i gülmekten ölüyoruz şeklinde geldi. tamam ben de bir kaç oy verdim vermedğim değil ama yine de beklediğimin üstünde bir oran bu :) hepinize teşekkürler. sevginize layık olmaya çalışacağım. görüşmek üzere.

3 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #30

*merhabalar sevgili okurlar. 30.kısa kısaya gelmişim hiç haberim yok. blog güzel gidiyor. ben hoşnutum. arada bir temayı değiştirsem mi diye bir gaza geliyorum. sonra güzel bir şey bulamayıp 'ya değiştirmiyim şimdi millet alışmıştır, yadırgamasınlar' deyip vazgeçiyorum. iyi sanki böyle.

*çocukken bisküvi arası lokum yerdik hatırlar mısınız? kıstırma derler. ne güzeldi onun tadı. şimdi aynı güzellikte gelmez bence.

*-seviyorum seni
+ben de kendimi seviyorum.

şu espri kadar iğrenç bir espri bulup getirene yüz bin lira vericem. yeni parayla hemi de.

*takım elbiselilerin arasında sivil kıyafetli olmak kadar kötü bir şey var mıdır şu dünyada. yoktur bence. olsa olsa ilkokul balosunda herkes şıkıdım şıkıdım giyinmişken şık kıyafetle gelineceğini bilmeyip spor giyinen çocuk.

*facebook'ta fotoğraf albümüne 'oradan buradan şuradan' ismini vermeyenleri dövüyorlar mı bana mı öyle geliyor?

*bence hiç kavga etmemiş insan bir yönden eksiktir. şöyle birine ağız burun dalmamış, tüm enerjisini boşaltmamış. ben mesela hiç kimseye yumruk atmadım daha. ama olsun isterim. gerçi bu yaştan sonra zor sanırım artık. ama inceden şöyle yavaş güçsüz bir kapkaççı bana rastlasın diyorum. yakalayıp eşek sudan gelinceye kadar döviyim. böyle sapıkça isteklerim yok değil.

*bir aralar no smoking'i 'smokin giymek yasaktır' sanmıştım küçükken. evet.

*küçük heyecanlar: cips yerken aradan kıvrık olanları bulup yemek. çok eğlenceli ve çok güzel.

*bir keresinde otobüse binicem otogardan. uzun bir anı gelice bak şimdiden söyliyim. bir de bunu ben mimiklerle falan anlatınca komik oluyo. burdan olmicak onu da biliyorum (daha anıya giremedim dikkat ettisysen). nese esenlerde otobüse binip burgaz'a dönücem. 3 bildiğim firmanın otobüs saatleri geçti. daha az bilinen bir firmaya gittim. dedim bilet var mı? var abi dediler. hemen kesti bileti. tam keserken abi yalnız arkadan olsun biraz koltuk dedim 24 numarayı kesmişti şöyle bir kafa salladı. aslında orada işkillenmeliydim neyse. otobüslerin kalktığı yere geçiyoruz, büyük otobüslerin arasında bir tane minibüs tadında bir araba var. küçük yani 25 kişilik falan (evet 24 numara ve arka koltuk ilişkisi beyninde yankılananları görebiliyorum). dediler bu sizin araba. abi dedim bu otobüs değil. ve simsar abi konuştu: 'otobüs değil, jet bu jet. 45 dakkadan gidersiniz.' dikkat et yol 1.45 adam diyor jet bu 45 dakikada gidersiniz. 3 saatte gittik sonra sıkış tepiş en arkada. pis.

5 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Hayrettin Karaoğuz'a Mektup


sevgili hayro;

şimdi seni tanımayanlar vardır önce bi tanıtıyım. kızsız adam adlı kısa filmde başrolde oynamıştın. böyle mimikler ne biliyim dişleri göstermeler, garip garip gülmeler falan hep komiksel hareketler yaptın. türkiye'nin yeni jim carrey'si diye tanıtıldın. biraz heyecanlandık. acaba bu kez mi dedik (niye nihat doğan gibi çoğul konuşuyorum, tek kişiyim yahu ben). türkiye bir jim carrey daha kazandı diye sevindik ama mimik yapmaktan başka bişey yapmıyo diye üzüldük.

bu akşam disko kralında çektiğin film sebebiyle bulunmuşsun. çok güzel. parayı götürmüşsündür muhtemelen. sonuçta bir filmde başrol oyunculuğu. ama yok be hayro (o kadar çok samimiyiz izlenimi verdin mi kendimi hayro demekten alamıyorum). olmuyor yani. sırf dişlerini gösterip çok geniş gülerek komik olunmuyor ki. disko kralı'nda da kamera seni her çektiğinde abartı mimikler yapıp dişlerini göstermen seni sempatik yapmıyor. üzgünüm. olmadı hayri (hah iyice).

ayrıca seni keşfedip de filminde başrol veren yönetmen ve yapımcıya buradan çok güzel dileklerimi iletiyorum. hakkaten süper düşünmüşsünüz.

1 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

maksat blog boş kalmasın

selamlar sevgili okurlar. ben eve geldim bugün. anamı babamı görcem. tabii ne kadar görcem orası muallak. çünkü haftaya finallerim başlıyooo!!

şöyle diyim 8 dersim var. 1'i proje, sınavı yok geç, 1'i bilgisayar dersi tırt geç. kaldı 6 ders. lan birden başlayınca 4 5 tane eler di mi insan. hiiiiçm. hepsine eşek gibi çalışıcam. 1 tane var seçmeli ilk iki vizede sınıfın en yüksek not alan bir kaç öğrencisinden biriyim. o kolay geçer. hadi zorla 5'e indirdik. bir tane daha seçmeli var. vizesi kötüydü çalışmam lazım ama ikinci hafta p.tesi.

geri kalan 4 baba ders ve hemen hemen hepsine finalde aşırı kasmam gerekiyor. nasıl olcak bilmiyorum. bir de evde-kısmen internetli ortamda- ders çalışamama gibi bir problemim var. normalde naapar insan ders çalışıcaa zaman erken kalkar çalışır di mi? ama yook. ben napıyorum uykumu iyice alıyım da daha güzel çalışırım felsefesinde hareket ediyorum. 12'de kalkıyorum geniş geniş kahvaltı ediyorum. sonra anca derse oturuyorum.

ama bu kez böyle olmıycak sevgili okur!

ünlemle falan sana bağırmışım gibi hissetme kendime bağırdım. hatta kesin kararlı bir tavır sergiledim bile diyebiliz. neyse işte bende durumlar böyle. her gün bir kısa kısa falan patlatabilirim. yaparım bunu. haydiiyiakşamlar diyorum yaşlıca amca gibi.

11 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #29

merhaba sevgili littleiv okuyucuları. bir süredir yazamıyorum yine çeşitli sebeplerle yok proje yok yılbaşı falan filan hep bildiğiniz şeyler işte. ama tekrar döndüm. dönüşüm muhteşem olur mu bilemem.

*2010'a girdik hepinizin bildiği üzere. Ne bilim bence güzel bişey yeni yıla girmek. 10'dan geriye saymalar olsun, milli piyango çekilişi olsun diğer günerin aksine bi' eğlence ortamı. seviyorum yani ben.

*nerde o eski yılbaşları diyecek bi' yaşta değilim elbet ancak hakkaten nerde o eski yılbaşları ya. ne canlı bir program vardı adam gibi ne dansöz gördük 12'de. 10'dan geriye bile sayamadık doğru dürüst. 2010'a girdiğimi anlamam mesela ben 10'dan geriye sayamazsam. bak hala 2009'da kaldım mesela ben. boynum bükük kaldı lan.

*büyük ikramiye de çıkmadı ya. hani başak burcuna çıkıcaktı. hayır burçlara falan rağbet eden bi' insan da değilim ama o kadar çok kişi söyledi ki 'tamam lan ben de bu sene 30 milyar trilyon' gibi gayet kendimden emin tavırlar takındım. ama noldu sonra. amorti bile çıkmadı. ayıp ya.

*redbull içecek insanda şöyle bir düşünce oluyor belki biliyorsunuzdur. 'ya ben bunu içince kimbilir be biçim de bi enerji gelicek vicuduma. böyle bambaşka bi insan olucam'. e içiyosun. bişey olmuyo. bence üzülüyodur bunu hisseden insan.

*avusturya ile avusturalya'yı hayatında bir kere bile karıştırmış insan bizdendir. candır.

*merhem mi melhem mi? doğrusu hangisi acaba. ben napıyorum peki. hiç kullanmıyorum o kelimeyi. krem diyorum geçiyorum. mis. temiz.

*şimdi minibüse biniyoruz. para vericez ya. bi' öğrenci var o kolay. ben şimdiye kadar hep öğrenci falan verdim. ama şey kötü. öğrenci değilsin, 'bi' sivil alır mısın?' diyosun ya, o bence biraz garip. yani askerin yanında sivil mantıklı ama normal insan yani ona sivil demek bence biraz saçma. yine de konuyu en bilen insan daçe'ye danışmak istiyorum.

*bağcıkları bileğe bağlamak var, biliyorsunuz genelde kızlar yapıyo bunu. benim çok ilgimi çekioyo sevgili okur. ne bilim ben de istiyorum bileğe bağlıyım bağcıklarımı ama toplum beni iteler diye de korkmuyo değilim. kararsızlıklar ikirciklikler arasındayım. evet ikircik.

*ben sandviç kelimesini doğru yazabilen bir yere çok özlem duyuyorum. gerçekten çok az kaldı o mekanlardan. sandövic, sandwc, sandaviç, sandöviç, sandaviç allaam deliricem. bu kadar zor olmamalı ya.

*geçenlerde paaavırtürk izliyorum, evet ben bazen paavır türk izlerim, ama kattiyen powertürk değil, ağzı yayarak paaavır türk, neyse ne diyodum heh powertürk izliyorum tarkan'ı gördüm. ama biraz değişmiş gibi. yani saçlar hareketler tip falan aynı ama sanki bir garip. meğerse tarkan değil emir'miş o. çok ilginç halbuki aynı tarkan aslında. şarkıları falan da güzel bi' de. gerek yok bence tarkan olmaya çalışmaya.

*cumaya kadar yok gibiyim. ama bence cuma yazarım. o zamana kadar bekleyebilirsen seni çok büyük süprizler bekliyo olucak sevgili okur (merağı arttırarak ilgi çekmeye çalışıyorum bakalım ne kadar başarılı olucam). o zamana dek kendine iyi bak. havalar bi' öyle bi' böyle, kalın giyin. bol bol portakal ye. hadi görüşürüz.

5 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #2009'un en beğenilenleri

sizin yorumlarda beğendiğinizi belirttiğini kısa kısa maddeleriyle 2009 yılını kendi çapımda bi' özetliyim dedim. belki gözünüzden kaçanlar olmuştur. tekrar bi' güler eğleniliriz. ne dersiğiz güzel olmaz mı? buyrunuz efendim en beğenilenler..

*albert einstein, dilini çıkararak poz vermiş feci zeki bir abimiz. şimdi saygım sonsuz kendisine büyük adammış. ama o dil ne be abi. yakışıyor mu hiç albert. böyle bir çocuksu tavırlar bir çılgınım havaları. bilmiyorum ama hiç yakıştıramadım. atom bombasıyla enerjiyle oynayan adamsın ya!

*aralarında asal sayıları kıskanıyorum. bizi de aranıza alın lan.

*dünyada en çok korktuğum şey ece erken'in programına konuk olmak. çok korkunç gerçekten.

*petek dinçöz'ün foolish kazanova şarkısında vudıt miins diyebir kısım var yıllardır çözemedim. vudıt mins vudıt mins vudıt vudıt vudıt vudıt diye gidiyor. bir şifre mi acaba?

*geçen arkadaşımla telefondaki smileyler üzerine derin konuşmalara girmişiz. işte ne bileyim :-D kahkaha ise :) daha basit bir gülme falan. bu sırada ülkücler için smiley buldum ben. buradan littleiv.blogspot'u okuyan tüm ülkücü arkadaşlara geliyor işte sizin smileyiniz :-[ . nasıl? bence çok hoş eheh.

*hani şey olayı var ya (dur anlatıcam) abdullah gül var cumhurbaşkanı. işte bir kısım insanlar hükümetin amerika yanlısı tutumda olduğunu söylüyor (politikaya girmemek için götünü yırtmak). şimdi abdullah gül'ün de adının ilk 3 harfi abd ya. he o bağlantıyı bulan ilk insanın yaşadığı sevinç ne ilginçtir di mi? (hay allah cezanı versin bunu mu anlatıcaktın dediğinizi duyar gibiyim)

*geçen metrobüsteyim. çok ağır abi bindi bir durakta. ama normal ağır abi değil, çok ağır abi. yani böyle gözleriyle racon kesiyo falan o derece. metrobüs kalabalık biz sadece işte kafa boyun bölgesini görüyoruz, inceden de bizi kesiyo, marbury'le bi tırstık falan. sonra metrobüs bir durakta boşaldı. görmez olaydım. keşke orda kör olsaydım da görmeseydim o sahneyi. abinin elindeki poşetin üstünde cimcime yazıyodu ya. bildiğin cimcime.

*soru bankası nedir peki? neden banka? yani mesela daha önceden doğru cevap yatırıp artmasını bekleyebiliyo muyuz? ya da vadeli hesaba 30 türkçe 30 fen 1 sorusu falan yatırabiliyor muyuz? bunları hep soruyorum ben soru kitabına soru bankası adını bulan ilk insana. hayır ilk insana değil, 'soru bankası adını bulan ilk insan'a. zaten ilk insanın zamanında soru bankası olsa nolur, ne sorucaksın?

'cennetten kovulurken yediğiniz meyve hangisiydi?'

a) armut b) yılan c) elma d) yeşil elma(şaşırtmaçlı cevap)

gördüğümüz gibi son derece saçma oldu.

*günün birince adı oğulcan olan birinin cumhurbaşkanı olacağı fikri sizi de ürpertmiyor mu? yani düşünsenize, cumhurbaşkanı oğulcan osmanoğlu dışişleri ilişkilerini güçlendirmek için bugün almanya'yı ziyarete gitti. yani oğulcan'ı orada karşılamazlar bile ya. ya da karşılayıp eline bir oyuncak araba verebilirler. kötü fikirler hep bunlar. o yüzden çocuğumuza arada bir klasik isim koyalım, cumhurbaşkanlarını da onlardan seçeriz.

*kışın üzerimize giydiğimiz bir şey var. şimdi bunun isimleri konusunda ciddi sıkıntı çekiyoruz. ilk akla gelen manto var. gayet normal. sonra palto var çakması gibi. kaban var, daha soğuk havalarda giyiliyor sanki. gocuk var ne idüğü belirsiz. hangisi için hangisini kullanacağız tam şeyapamıyorum ben.

*kutsi'nin bir şarkısında 'sanane sanane sanane be' diye bir söz var. hangi kafa ile yazılmış bilemedim. be ne olm kutsi? yaş kaç lan?

*cibuti diye ülke var. ne bileyim buruk gibi biraz. yani,

-nerelisin?
+cibutiliyim abi.

bak doğal olarak abi diyor adam. neden? çünkü ezilmiş. cibuti cumhurbaşkanı olmak da kötü mesela. meclis bile yoktur. cbmm. cibuti büyük millet meclisi.

*pantolon telefonluğu diye bişey var. böyle kemere monte ediliyor. genelde 45 yaş üstü amcalar ve din kültürü ve ahlak bilgisi hocaları tarafından rağbet görmekte. nasıl ugg tikilerde modaysa bu pantolon telefonluğu da o amcalar için moda.

*barbaros bulvarından zincirlikuyuya giderken atv/sabah'ın orada bir tünel var. eğer otobüsle hızlı bir şekilde geçerseniz süper sallanıyorsunuz , çok güzel hoplatıyor. inanılmaz eğlenceli. evet hoplatılmaktan zevk alan bir insanım ve kendimden an itibaiyle tiksiniyorum.

*şöyle bir huyum var. örneğin birine çağrı atmam gerekiyo. ne bilim kontorüm azdır falan, insanlık hali hep olucak şeyler bunlar. neyse ne diyordum. heh, çağrı. çağrıyı attıktan sonra, normal olarak bu kişinin beni geri araması gerekiyor ya. işte ben bu anlarda feci geriliyorum. telefonu kullanamamamamanını mamını maykrofonşov. evet ne diyordum kullanamamaya başlıyorum. yani o karşımdaki kişi her an arayacakmışta ben de yanlışlıkla kapatmaya basacakmışım gibi. ne bilim ben bazen böyle ikilemlerde kalıyorum.

4 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

wibiya widget