Merhabalar, benim adım Hüsmen Beşbenzemez. Dün bu saatlerde çalıştığım devlet dairesinden çıkıp evime doğru giderken sayısalcıda Süper Loto ödülünün 6.5 milyon liraya ulaştığını belirten tabelaya rastladım. İçeri girip cebimdeki 2 tane 1 lira ve 2 tane 50 kuruşu adama gösterip,
-Bunlarla kaç kolon oynayabiliyorum?
Diye sordum. 3 kolon oynayabildiğimi öğrenince boş oyun kağıtlarını, bankoya lastikle bağlı ucu mavi, kalanı bok rengi tükenmez kalem ile işaretlemeye başladım. Toplamda 6'şar tane sayı işaretleyecektim ve her kolonda uğurlu sayım olan 7'yi en baştan işaretledim. Belki bu matematiksel olarak şansımı azaltıyordu ama benim manevi mutluğum matematikten daha önemliydi.
Az evvel televizyon karşısında uyumak üzereyken annemim,
-Hüsmen, hadi oğlum biz yatıyoruz babanla, sen de fazla durma. İyi geceler. Ha o çıkarttığın pantolonunu yıkayacaktım cebindeki kağıtları masana koydum.
Demesiyle birlikte dün oynadığım süper loto aklıma düştü. Hemen teletexti açtım. Muhtemelen dünyada teletext teknolojisini kullanan bir avuç insan kalmıştık. Ama olsundu, sayısal lotoyu teletexten kontrol etmek bir gelenek olmuştu artık. Sayfayı açtım, Sayısal Loto, 10 numara, 5+1 gibi oyunların sonuçları sırayla geçiyordu. Onları beklememek için odama gidip oynadığım sayısal kağıtlarını aldım. Salona geldiğimde Süper Loto sonuçları geçmek üzereydi. Sadece ilk numarayı görebilmiştim. 7...
....
Merhabalar, benim adım Hüsmen Beşbenzemez. Şu anda saat 22.35 ve benim tam olarak 3 milyon 293 bin 881 liram var. Ne yapacağımı bilemez haldeyim. Elimi kolumu nereye koyacağımı bilmiyorum. Annemi ve babamı uyandırmak istemedim. Çünkü babam gece uyanınca bir daha kolay kolay uyanamıyordu. İkramiye vuran kuponu güzelce katlayıp cüzdanıma yerleştirdim. Sabah işe gitmek için her gece olduğu gibi saatimi 6.15'e kurdum. Para beni değiştirmemişti.
Gece biraz rahatsız geçti, saatimin nefret ettiğim sesi ile yeni bir güne uyandım. Dün yaşananların gerçek olup olmadığına 1 saniye kadar emin olamasam da sonra başımın yan tarafındaki cüzdanı gördüm. Hemen açıp kupona baktım. Evet, gerçekten zengindim. Hızlıca hazırlanıp odamdan çıktım. Sabahları kahvaltımı evde yapmayıp yol üzerinden poğaça ve limonata alıyordum, yine aynısını yaptım.
Ofise gittim, hemen bilgisayarımı açtım. Havayolu şirketinin online bilet alma kısmından Galapagos, Ekvador'a bilet aldım. Umarım cam kenarı iyidir, seyrede seyrede giderim. Geçtiğimiz aylarda çalıştığım yerin kurs almam için beni Almanya'ya göndermiş olması sebebiyle vize ve pasaportum hazırdı. Akşam 21.30'da kalkacaktı uçağım. Patronun odasına şöyle bir baktım, kendisi içerideydi. Daha önce bir kaç kez 'Offf şu muhasebede çalışan Ebru erik gibi hatun kütür kütür yenir ha tıstıstıstıs' dediği Ebru'nun yanına gittim. Normalde asosyal biri olduğum için ofisten çoğu kimseyle birebir diyaloğum olmamıştı. Beni görünce şaşıran Ebru zoraki bir şekilde gülümsedi.
-Ebru Hanım merhabalar, size bir şey söylemek istiyorum. Immm bizim patron, Hulki Bey...
Bir kaç saniye durakladım, 'Eeee?' dedi Ebru,
-Sizi kütürdetmek istiyor, dedim ve arkamı dönüp çantamı toplamak üzere masama doğru ilerlemeye başladım.
(devam edebilir)