Kısa Kısa #74

Selamlar

*Bir insan neden Lerzan Mutlu'nun fan klübüne üye olur ki?

Ehehehe şaka lan hiçbir şey olmamış gibi hemen yazıya geçeceğimi düşünmüyordun herhalde sevgili okur? Kaç aylık bir aradan sonra tekrar bloga gelmek adeta gizli bir kütüphanedeki çok eski bir kitabı alıp üzerinde tozu pisliği üflemeye benziyor valla. O tadda duygular yaşıyorum şu an. Frrk. Yok ağlamıyorum, gözüme toz kaçtı. Kütüphane pislik yuvası olmuş, tabi kaçar toz. Neyse, nasıl özlemişim ya burayı. Bir takım sebeplerden ötürü buraya uğrama konsantrasyonumu bir türlü sağlayamıyordum. Ama farkettim ki internette yazan adamın en önemli köşesi kendi blogudur. Twitter fenomenliğiymiş falan bunlar hep boş işler gelip geçici. Valla biraz daha uzatırsan ağlıycam ha. En iyisi mi hemen yeni şakalarla blogun tozlu yollarını viledalamaya başlıyım. Muhtemelen hamlamışımdır, o yüzden gülmeseniz bile en azından bi tebessüm edebilirsiniz. Hayvanlığın alemi yok. Demin size hayvan dediğim için özür dilerim. Başlıyorum.

*Yaşlı olmak gerçekten çok zor. Hele şu dönemde yaşayan bizlerin yaşlılığını düşünemiyorum bile. Şu sıralar sürekli bir hareket halindeyiz, bir yandan yürürken müzik dinliyor, aynı anda da akıllı telefondan twitleri vs okuyoruz. Yaşlanınca zaten insan yavaş hareket ediyor. Salondan mutfağa oralama 4 dakikada falan yürüyorsun. Kesin hastalanmazsam falan 70 yaşında sıkıntıdan giderim gibime geliyor. Çünkü gerçekten çok sıkıcı olacak. Kimsenin dediğini anlamayacaksın ve onlar da seninle t.şak geçecekler. Gerçekten yaşlı olmak çok zor. Umarım aktif yaşlı olurum.

*Aktif yaşlı, yazlıkta yaşayan, bej rengi keten şort, uzun beyaz çorap ve beyaz ayakkabı giyen çok zayıf yaşlıdır. Nispeten hareketlidir. Tek hedefim bu.

*Şu hayatta caddede at arabası süren adama gösterdiğim saygıyı bir müsteşara veya valiye göstermem. Gerçekten helal olsun'luk bir iş yapıyor çünkü at arabası süren abi.

*Çok hararetli bir muhabbette anlatıcı olduktan sonra anlattığım şey bitince böyle bir boşluğa düşüyorum adeta mala bağlıyorum. Demin o çeşitli mimiklerle, ses tonu yükseltmeleri-alçaltmalarıyla şov yapan, çılgın atan ben değilmişim gibi mahzunlaşıyorum, süzülüyorum.

*Bülent Ortaçgil'de (soyadındaki -gil'in de verdiği bir etkiyle sanırım) köydeki uzak akraba huysuz emmi tandansı yok mu? Böyle şarkı söylerken kelime kelime, sessiz sessiz anlatıyor amcam, insanın yanına yaklaşıp 'Heee ne anlatıyon dedeee, söyle dedem ne istedin?' diyesi geliyor.

ha benim dedeme, kasketini de takmış

Şimdilik bu ısınma yazısı olsun. Aha buraya yazıyorum                                  (elimi tükürükleyip şu boşluğa sürdüm) her hafta en azından 1 yazı yazıcam artık. Canım blogum benim, cicciii cicciiiiiii. Yerim seni şu tatlılığa bak. Neyse efendim alayınızı öperim, bol bol yorumlarınızı beklerim.


12 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

wibiya widget