Uyku


‘Uyku. biraz uyku… Tüm istediğim buydu’ demiş yazar. Uykuyu seven her insanın motto kabul edebileceği bir söz muhtemelen. Modern hayatın elimizden acımasızca çaldığı en değerli armağandır uyku bana göre. Neden sosyal devletlerde iş, okul, devlet daireleri falan hep sabahın köründe açılır bilemem, Zamanında devlet büyüklerinin bize attığı en sağlam kazık sanırım buydu. Yani iş yerlerini 10’da kalkıp 2 saat miskinlik+kahvaltı yaptıktan sonra 12 buçuk 1’e doğru açsak ne eksilir ki. Hatta bence tam tersi mutsuzluklar, huysuzluklar ortadan kalkar yüksek ihtimalle.

İnsanların kendilerini daha mutlu hissetmesini sağlıyor daha çok uyumak. Yalnız anlam veremediğim şöyle bir durum var uyumak ile ilgili. Örneğin saat 11’de yatıp 7’de uyandığınız bir sabah yataktan kalkmak eziyet gibi gelirken, geç saate kadar oturduktan sonra gece 4’te kendinizi uykunun tatlı kollarınıza bıraktığınız bir geceden sonra öğlen 12’ye doğru uyandığınızda kendinizi dinlenmiş hissediyorsunuz. Einstein’ın görecelik teorisi atom altı parçacıkları inceleyeceğine buna bir açıklama getirsin. Tabii kendisinin öldükten sonra bunu başarabilmesi oldukça takdire şayan olacaktır.

Sonuç olarak uykuyu sevmek insan genlerinde doğuştan ‘switch on’ olarak gelen bir kısım. Her kim ki ‘ben uykuyu sevmem’ diyorsa hemen masanın altına eğilin. Göreceksiniz ki bir ayağı havada olacaktır. 

7 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Kısa Kısa #71 (Askeri Kısa Kısa #8)

Selam! Hemen konuya geçmek istemek.

*Usta birliğinde ilk geldiğimiz gün günü anlatmak istiyorum size. Birçoğunuz Spartaküs, Prison Break ya da en kötü Shawshank Redemption (Esaretin Bedeli) isimli hapishane ya da ilk çağlardaki dövüşçüler temalı diziler filmler izlemişsinizdir. Hani bu tip dizilerde bir suçlu ya da okula yeni katılan bir gladyatör mekana ilk geldiğinde, diğer mahkumlar ya da eski gladyatörler camlara çıkıp bağırırlar, yeni mahkumlar ortadan yürürken bunlar kendi hücrelerinde demirlere vurarak bağırır çağırırlar ‘onu bize veriin’ ‘Hey Lenny on bana ver de bu gece tadıma baksın’ falan gibi gerçekten hoş olmayan şeyler söylerler, sanırım sahneyi hayal edebildiniz. Heh işte neredeyse bunun aynısı benim usta birliğine geldiğim ilk akşam gerçekleşti. İlk geldiğimizde camlara çıktılar. Koğuşa yerleşeceğimiz zaman koridordan geçerken bağırış çağırışlar. Kendimi Michael Scofield ya da daha çok Trakyalı Spartaküs gibi hissettim. Sonuçta Spartaküs hem topraam hem de daha kaslı. Hatta neredeyse Trakyalı olduğumu belirtip onları korkutmak için yüksek sesle tekmil verip ‘Jandarma er Altan Di..(biiip).. Tekirdağ’ diye bağıracaktım. Sonra bunun çok salak duracağının düşünüp vazgeçtim tabii.

*Tuğla gibi de madde oldu yalnız.

*Usta birliği denilen yer daha çok uzun dönem askerlerin bulunduğu bir yer, yani seviye ona göre. Televizyon alışkanlıkları da ona göre oluyor tabii. Yani 18-25 yaş aralığındaki 70-80 kişinin ağzını açıp ‘Acemi Cadı’ izlemesini başka türlü açıklayamıyorum.

*’Katotopark’ diye osuruk efekti oluyorsa bundan böyle ‘DOBLO’ da osuruk efekti olacak. Bunları ayarlayın.

*Usta birliğinde bir kantinci vardı, eleman çok rahat biri bir kere. Canı ne zaman isterse o zaman açıyor kantini. Günde toplam yarım saat ya açık ya değil. Yani bir şeyler alabilen biriyseniz gerçekten şanslısınız.

*Neyse efendim bir keresinde nasıl olduysa kantini açık bulduk. Bunun hemen yanında da çay ocağı var o da o gün açılacakmış şansımıza. Yani mucize gibi bir şey neredeyse. 9 gezegen aynı hizaya falan geldi herhalde. Biz çayın olduğu haberini yurtta ve yavru vatanda etkinliklerle kutlayacakken arkadaşım, ‘bana bi’ soda verir misin?’ dedi. Şimdi çay alacağımızı öğrendi ya kantinci nasıl üşengeç bir adamsa döndü bizim arkadaşa ‘boşver soda içme çay iç’ dedi. Böyle de garip adam kaynıyor askerlik.

*İl Jandarma komutanlığımıza geldiğimizde bizi şoför yapmaya karar vermişlerdi. Ehliyeti olanları psikoteknik sınavına sokup geçenleri direk şoför yapmaya karar verdiler. Şoför yazdıkça aklıma Kibariye’nin annesinin gelmesi. Ehliyeti 8 yıl önce alıp bir daha hiç araba kullanmamış adam da var, benim gibi askere gelmeden bir hafta önce arabayı vurup 5 bin liralık hasar çıkartan da var.

*Bizim 14 kişiden 3’ü 4’ü iyi araba kullanamadıklarını açıklamayı bekliyorlar, ben de arada kaynayabilir miyim diye düşünüyorum. İl Jandarma’nın alay komutanı bir ALBAY. Sanırım büyük yazdığımdan nasıl bir rütbe olduğunu anlayabiliyorsunuz. Kendisi meydana çıktığında 100 metre çapındaki tüm canlılar hazırola geçiyor. Öyle de t.şaklı bir adam.

*Biz kısa dönemler olduğumuzdan Albay bizimle konuşmak istedi bu şoförlük mevzuunu. Küçük bir eğitim odası var. Adam girdi, direk değişti .mk. Eller, kollar konuşmalar falan. Bir ara ‘aranızda bilerek şoför olmak istemeyenler olabilir’ dedi. Bizimkiler şöyle bir kıpırdandı. Hemen arkasından Albay ‘s.ke s.ke olacaksınız’ dedi. O anda ben odanın tavanında ‘dut yemiş bülbül figürünün’ oluştuğunu gördüm ve dine döndüm diye bağlasam ya ehehe.

*Usta birliğinde tv izleme alışkanlığı demiştim iki üç madde önce (mausla yukarı çıkıp kaç madde olduğunu saymaya üşenmek). Tamam Acemi Cadı izliyor olabilirler ama yine de dünyadan haberdar olmak isteyebileceklerini düşünmüştüm. Büyük yanılmışım. Şimdi zaplama dediğimiz olayda biliyorsunuz altta şerit halinde kanal adı önce çıkıyor, sonra görüntü geliyor. Bu elemanlar artık nasıl programlanmışlarsa ne kadar dünyanın en dandik müzik kanalı varsa hepsinde uzunca vakit geçirirken, haber çıkma ihtimali olan cnntürk, kanaltürk, ntv, habertürk gibi kanalların adları alt şeritte belirdiği anda ışık hızıyla zaplıyorlar. 10 gün Türkiye’de ve dünyada neler oldu öğrenemedim. İlkel kabilelere döndüm amk.

*Şimdi biliyorsunuz, üniversite okumuş bir insanım. Hatta bir tanesi kesmeyince bir tane de açıktan bitirdim. Bu sebeple askerliği 15 ay değil 5 ay yapma hakkı elde ettim. Askerlikte size verilen görevlerde doğal olarak bir mantık arıyorsunuz ister istemez. Gerçi ben askere gelmeden önce bunu yapmamam gerektiğini biliyordum ama işte insanoğlu dayanamıyor, düşünüyor. Örneğin yağmur yağdıktan sonra yerde oluşan ufak su birikintilerini süpürgeler (!) vasıtasıyla ıslak olmayan yerlere itekliyoruz. Evet iteklemek o eylemin adı. Peki neden? Cevap yok. Yani bunu neden yaptığımızı birkaç gün düşündüm ama açıkçası bir sonuca varamadım. Biz suları oraya buraya dağıtıyoruz ve ve yarım saat sonra tekrar yağmur yağıyor ve benim albaya gidip ‘gördün mü orspuçocuu’ diye bağırasım geliyor

Bu sefer kısa tutayım, yanaklarından mıncırırım!

3 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

wibiya widget