Kısa Kısa #42


*Rimi rimi leyle ley rimi rimi ley.

*Kısa kısa'ya ünlü aldım, biraz daha renklendirmek için. Ama ilk seferinde paramız Gülseren'e yetti. Bir dahakine daha bir bize uygun daha kulak tırmalamayıcı sesler ile sizinle olmak isterim.

*Naber can okur gül okur. Var mı bir istediğin? Ne yaptırıyım sana, çok güzel dönerim var.

*İnanıyorum ki hayatım boyunca portakal soymadan bir şekilde yaşabilirim. Ha portakalımı yine yerim ama kendim soymam. Şu ana kadar gayet başarılıyım bu konuda. Hiç soymadım ama portakal yemek isteğimden de geri kalmadım.

*Bak mesela elma öyle değil, onu ısırarak falan bir şekilde tüketebilirim ama portakala hiç bulaşmam, biraz zahmetli bir olayı var çünkü.

*Babaların genel bir özelliği mi yoksa sadece benim babama ait bir olay mı tam bilemiyorum ama sürekli olarak meyvelerin kararmadan yenmesi gerektiğini ve soyulup önlerine tabakta koyulmazsa yemediğimizi söylüyor. Meyvelerle ilgili tüm konuşmalarımız bunun üzerine. Bir de tabii kavun/karpuz güzel çıktı şeklinde bir diyalog oluşuyor. Babaların meyve ile belli bir mesafede ama güzel bir bağlılıkta olan ilişkilerini seviyorum.

*Çekirdeksiz üzümü çok severken, çekirdekli üzümü yememem benim bariz bir üşengeç olduğumuz göstergesi sanırım. He hacı?

*Bir gün dayanamayıp hacı-bacı benzerliği üzerinden bir espri yapacağım ve işte biz o gün tükeneceğiz.

*Birinin enerjisini almak istiyorsanız karşısına etiketi çıkartılmış kola koyun. 3 saniyede insanlığından tiksinmezse ben de adam değilim.

*Etiketsiz fanta da kötü yapar adamı ama etiketsiz kola çok başka.

*Bence dünyanın söylemesi en zor kelimesi Kiğılı. Bunu her platformda tartışırım.

*Sevdiğimsin, her şeyimsiz beni yakıp üzen güldürensin sonunda yine beni mahvedensin kadeeer zalimsin, rimi rimi ley ley rimi rimi ley. Oooh oturmaya mı geldik.

*Bir porş de bakiyim. Nasıl kendine bir güç kuvvet geldi di mi? Omuzlarda bir dikleşme. Olmasa şaşardım. Porş çünkü başka şeye benzemez.

*Doğan de bir de şimdi. Eheh deme deme bi' bok olduğu yok.

*Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası muhabbeti açıldığında 'yea şu balkanlardan da bi gün başka bişey gelsin' diyen elemanı çok pis dövdüm geçen gün. Bir daha kötü espri yapmamaya yemin etti.

*Şimdi bir yemin etmek var normali bu. Bir de yemin içmek var onu napıcaz. Yok di mi öyle bişey, çocukluktan kalma salak bir sözcük bütünü.

*En sevdiğim saat de 9'dur ha. Sebebini bilmiyorum ama 9 yani. Mesela 5'i hiç sevmem arkamızdan iş çeviriyormuş gibi bir havası var. Sinsi gibi.

*Böyle garip gibi kısa gibi bir yazı oldu. Kapatırken sizi Gülseren'le başbaşa bırakıyorum. Ya Gülseren bi' git allahını seversen o ne biçim şarkıdır ya. Rimi rimi ley diye şarkı mı olur. Git. Pis seni.

9 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat:

Parahuman dedi ki...

bu yaşıma kadar bir kere portakal soymuşluğum yoktur benim de... 2 basit çözümüm war bu duruma... ya mandalina yerim (tadı aynı la sanki) ya da giderim sıkarım portakalı, ama hunharca sıktığım için o lifleri falan hep bardağa düşer, öyle yemiş/içmiş olurum rahat rahat...

şunu da şimdi farkettim ki bir yazıya ilk yorumu yapan kişi olmak çok keyifliymiş :D

littleiv dedi ki...

mandalina tam karşılamasa da olur gibi o da bi çözüm :)

ilk yorum güzel oluyo hakkaten :)

beisa~ dedi ki...

O değil, Kiğılı'yı yazması bile zor ya :|

littleiv dedi ki...

itiraf ediyorum ekşi'den baktım yazarken :)

zep dedi ki...

hehehe saf mısın yahu :D

portakal konusunu bilmiyodum ben bu arada :D

Daçe dedi ki...

ahahahahahahahah!! :D:D

en sevdiğim kısa kısa'lardan biriydi, son günlerde ya da birkaç haftadaki en iyisiydi belki. :)

en çok babalar ve meyveler arasındaki ilişki tespitinin olduğu paragraf beni benden aldı. :D

littleiv dedi ki...

@zep; portakal çok önemli, bunu ilerleyen zamanlarda bilmelisin :)

@daçe; ehehe çok sevindim lan şu anda :) valla billa, teşekkür ettim daçe :)

Daçe dedi ki...

yalnız, o izleyiciler kısmında farka geçmişsin, hiç olmamış o. :kıskan: :D

littleiv dedi ki...

bariz bir 2 followers'lık fark atmışım bilemiyorum artık :)

wibiya widget