İnternet Dergisi İşleri



Merhaba sevgili okurlar. Ben lise arkadaşımın gazı ile bir internet dergisinde ki bunlara kısaca e-dergi deniyor, yazmaya başladım. Aylık olarak yayınlanacak, buradaki kısa kısa tarzı mizah kısmında görev alıyorum. İlerleyen haftalarda spor ya da efendime söyliyim sinema gibi konularda da yazabilirim. Bekleriz efendim.

http://www.edergyy.wkhost.net/

4 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #35 (toplu taşıma special edition)


*Selamlar sevgili okurlar. Ben yaklaşık 5 saat sonra İstanbul'a doğru yola çıkacağım. 'E ne işin var internetlerde sürtüyorsun' diyenleriniz olucaktır. İşte hep sizin için derim ben de. Gülelim eğlenelim diye. Yoksa yatar uyurum nedir yani.

*'İnternetler' diye bir şey var. Genelde anneler ve teyzelerde görülen bir olgu. Çoğul, sürtülen bir yer. Uzun süre durulunca anneleri rahatsız ediyor. Gözleri bozma kapasitesi var. geceleri geç saatte, sabahları erken saatte kullanılması durumunda anneyi kızdıran bir şey. Doğanın bir ilginçliği.

*Yarın otobüse bineceğim ve o güzel otobüslerin vazgeçilmezi olan muavinlerle çeşitli diyaloglara gireceğim. Mesela biletimi görüp nereye gideceğim konusunda bilgiler alıyor benden. Halbuki bilet alırken söylüyoruz bunları. Ama o kendisine de söylememizi istiyor. Garip bir trip.

*Arkasından sırayla kolonya ve su dağıtıyor bazıları. olonya dağıtırken illa pantolona kolonya damlayana kadar kolonya döküyorlar. Sallaya sallaya beyle. İlginç bir inat. Sözleşiyorlar mı aralarında muavin olurken, 'beyler her binenin pantolonunda bir iz bırakacağız, kolonya istemeyene de yanlışlıkla dökeceğiz' filan mı diyorlar bilemiyorum.

*Muavinde olması gereken bir kaç özellik var. Mesela kendilerinin eylemsizliğe karşı donatılmış olmaları gerekiyor. Ki hepsi de istisnasız öyle. Bir tanesinin bile düştüğünü görmedim.

*Geçen halk otobüsüne bindim yurda gideceğim. Kalabalık bir otobüs doğal olarak İstanbul olduğu için. Neyse efendim insanlar biniyor, binerlerken bir tanesi arkaya ilerlerken başka bir abinin sırt çantasına çarptı. Sonra muavin abi çantalı abiye bağırarak 'çıkart abi çantayı, evet çıkartıyoruz çantaları, arkaya ilerliyoruz' dedi. Çıkartıyoruz çantaları nedir abi?

*Geçen gün Kadıköydeyim (sen de ne geziyormuşsun arkadaş iki dakka otur götünün üstüne) metrobüsten indim yürüyorum. O sırada oradaki minibüsçülerden biri yoldaki kendisine el eden (evet el etmek, bir minibüs jargonu) yolcuyu görmedi. Nasıl oldu anlamadım. Normalde minibüse binmek istemeyen insanları bile kornayla ikna edebilen minibüsçü abi nasıl oldu da müşteriyi kaçırdı aklım almadı.

*Ne çok minibüs, otobüs maceram, tespitim varmış arkadaş. beh beh beh.

*Ahahah dur dur aklıma bir şey geldi ama önce bir güleyim. fıkrayı anlatırken sonuna gelmeden gülen pis insan gibi oldum. Neyse efendim, yine otobüsteyim dışarı bakıyorum, yandan bir araba geçti ve inanılmaz bir sahne gördüm ben. Şimdi şöför dediğimiz insan genelde arkasına yaslanıp direksiyonu tutan yoluna bakan bir insan. Ama benim gördüğüm arabada şöförün yanındaki abi şöförün omzuna elini atmıştı ahaha. Abi resmen herif şöföre el atmış muhabbet ediyorlar. Hayalinizde canlandı mı bilmiyorum ama ben kahkahayı koyverdim direktoman. Şöför böyle öne eğilmiş yancı abinin eli omzundaydı. Ööyle gidiyorlardı.

*Geçen gün otobüsteyim yine (eeeh yeter lan) İstanbul'a gidiyorum. Yanımda oturan amca akasya durağına çok gülüyordu. Ama fazla gülüyordu. Böyle göbeğini hoplata hoplata gülüyordu hep. Arada insanlar gülüyor mu diye arkasına dönüp dönüp bakıyordu. Gerçekten korkunç anlardı.

*Geçen gün ben otobüsten indim.

*Eheh valla indim. İndim böyle yurda gireceğim. Işıktan karşıya geçmem gerekiyor. Neyse işte kırmızı ışık var böyle 3 dakika falan bekliyorsun. Sürekli taşıtlara yeşil yanıyor. İlginç bir yer. Neyse o kadar bekledim bekledim ve sonunda yayaya yeşil yandı. Evet yayaya. Yayaya şaşaşa cimbom cimbom çok yaşa diye bir şey vardı di mi ne acayipti? Neyse ne diyordum heh o bana yeşil yanınca karşıya geçmeye başladım ve o anda taşıttakilere ezici bakışlar attım. Şu yaya halimle hepinizden üstünüm diye. Garip anlardı. (o değil de ne tırt bi son oldu)

*Metrobüsteki göt dayama aparatı süper bir buluş ya. Valla billa öyle.

*Sevgiler efendim.

6 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Aşk-ı Memnu İncelemesi #3


Bir Aşk-ı Memnu yazısı ile daha karşınızdayım sevgili okurlar. İstanbul'dan döndüğüm ve yolda olduğum için izleyemedim Aşk-ı Memnu'yu kendi gününde. Tamam yalan söylüyorum Galatasaray maçı vardı eheh. Neyse az evvel tekrarını izledim. İzlenimlerimi aktarıyım.

*Geçen bölüm Adnan, Bihter-Behlül nam-ı diğer B&B çiftini tango yaparken gördü. Hemen mallığı aklına gelip gülümsedi onlara. Gerçi sonradan aklı açıldı adamın. Efendim şöföre laf söylemeler, seni biliyorum imaları, bittin olum sen mesajları. Sanırım Adnan yogaya falan gidiyor. Ya da Serdar Ortaç ile çakralarını mı açtırdı naaptıysa olayları anlamaya başladı.

*Peyker doğurdu bu bölüm. Hem de ne doğurmak. Direk olarak 8 aylık çocuk doğurmuş sanırım.

*Beyaz saçlı Çetin amca bir ona bir buna yazıyor. Bir Firdevs'e bir Ahsen'e. Ama Firdevs favori Ahsen plase bence. Sonuçta göz var nizam var. Firdevs kadınları şahı gibi şu anda.

*Peyker doğuma makyajlı girmiş. Zengin olunca tabii.

*Hilmi Önal robdöşambrlı dünyanın en kötü karakteri olucak sanırım Üst sıralara tırmanıyor gün geçtikçe. Robdöşamb-adam.

*Bu bölümün başrolü tartışmasız Bihter'in göğüsleriydi.

*Firdevs hanım anneanne olmuş eğlence derdinde. Cool kadın ya. Ajda Pekkan'ın şarkısındaki cool kadın var ya o işte Firdevs aslında.

*Nihal'e üzüldüm ya. Olaylardan haberi yok o açıklıyor her boku. Gerçi sonra yine Behlül'ün kolunda yaşamaya çalıştığı için tiksindim saniyesinde. İtici kız.

*Behlül Nihal'e koca götlü dedi. Lan kavgada söylenmez ya.

*Beni daha fazla yükseltme nedir Adnancığım, sen kızınca yükseliyo musun? Olayın ne Adnan?

*Dizinin 4'te 3'ü camdan dışarıyı izleyerek ve kapı dinleyerek geçiyor. İlginç.

*Rodöşambr-adam Hilmi Önal çok tehlikeli gerçekten. Riva'daki evin anahtarları ceza makbuzları falan, düşman olmak istemem valla. Bir de sabah-akşam robdöşambrla sürekli viski falan içiyor, kafası nasıl yerinde anlamıyorum.

*Behlül'ün Beşir'e öyle ezercesine bakışı var ya. Of Beşir istese ne biçim ağzına sıçar sarının. Olum adamın elinde ayıplı filmin var hala ters ters bakıyosun. Ne salak adamsın Behlül.

*Adnan sonunda bir k9 gibi iz sürüp Riva'daki eve gitti. Fincan'daki ruj izi ve yataktaki Bihter'in tam 6 aydır çıkmamış kokusunu alınca bölüm orada sona erdi. Adnan elini ağzına götürüp 'abaav benim garımın kokusu hemi de bu evde abaav' deyü kameralara bakarak artık boynuzlarını çok net bir şekilde hissetti.

Bu bölümde böyle sona erdi. İşler karışıyor, haftaya görüşmek üzere..

7 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Anket: Uzun Yazı

Gözlerim yaşardı. Valla billa böyle nemlendi hep. Sormuştum ki hep kısa yazıyorum okunmaz korkusuyla acaba uzun yazılar yazsam okur musunuz deyü. Bu sefer kendimi tuttum ve hiç oy vermedim (evet daha önceki anketlerde oy veriyodum ne var olamaz mı eheh) Çünkü gerçekten fikirlerinizi öğrenmek istiyordum bu kez.

17 oy gelmiş. Bu belki yüksek bir sayı değil. Ama gelen oyların %64 'ü gibi yüksek bir oranı okurum demiş çok net. O zaman ben de yazarım

Sevindirik oldum bunu görünce. Bakalım uzun yazılarımı sevecek misiniz? Bekleyip göreceğiz..

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Hey Fellas


Böyle argo bir başlık ile tekrar buralara dönmekten bir nebzeolsun utansam da yine de 'kendi blogum lan severim de söverim de' diyerek karaktersizlik örneği sergileyerek merhabalarımı sunuyorum size sevgili okurlar.

Şimdi size şeyden bahsetmek istiyorum. Mmm. Şeyden. Ya ben konu bulamadım ya. Valla hiç hazırlanmadan da geldim yeni kayıt sayfasına. Kesin bişeyler yazarım nasıl olsa diyerek başladım ama hiç bişey gelmiyo aklıma. Tüm yazabilme kabiliyetimi kaybettim mi yoksa. Lan zaten bok gibi yazıyordun ne kabiliyetinden bahsediyorsun diyen olursa aranızda valla üzülürüm. İçime kapanırım hep. Sonra başkaları arkamdan 'ya aslında çok zekisüpermükemmel bir insan ama biraz asosyal, insan içine çıkamıyor, delilikle dahilik arasındaki o ince çizgide gidip geliyor' der buna inanıyorum.

Neyse efendim ne diyordum (buna da tavım ha, ne diyordum diyor bak. halbuki yukarı baksa ne yazdığını görecek ama işte konuşma tarzı yazdığı için arada böyle şeyler söylüyor falan, tüh senin kalıbına, tüh sana) konu bulamadım ben. Gerçekten çok talihsiz bir durum yazan bir kişi için bu. Yani dünya üzerinde milyarlarca olay oluyor durum var ve sen yazı konusu bulamıyorum vik vik diye geliyorsun. Ben sizin yerinizde olsam çok pis kınarım kendimi. Aslında konu var çok. Onları da kısa kısa diye yazıyorum ama böyle giderse tüm yazılar kısa kısa başlığında olucak, ondan da utanıyorum biraz. Uzun yazı yazmaya çok heveslendim bu aralar. Anket koydum ona oylar gelmiş. Anket kapansın sonuçları da koyucam buraya. Ona göre uzun yazılar yazabilirim, bakalım.

Ha bu arada fotoğrafa bittim. Bülent Ersoy'u kim kadın ve erkek tuvaletine koymayı aklına getirdiyse alnından öpüyorum. Ama böyle döşü kıllı bir erkekse elini de sıkabilirim, abartmaya gerek yok. Neyse bu da böyle bir geçiş yazısı olsun. Yakında tekrar görüşmek üzere.

10 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #34

*selamlar sevgili okurlar. gecenin bu vaktinde size maslak dolaylarından sesleniyorum. böyle sesimi kısık gibi düşünün, bir yandan da puslu böyle. hafif cızırtı. şimdi gelen şarkı isteklerini çalıcam size. evet evet ben o gece radyo yayını yapan radyocu oldum sizden habersiz. çok ani gelişti.

*üst paragrafta kimi kimi saçmaladığımı düşündüm. ama ellemek istemedim, sonuçta her halimi görmeniz lazım di mi?

*'hayır littleiv her halini görmek istemiyoruz' diyenlerini de anlıyorum aslında. ne bilim, hoş olmayan şeyler çıkabilir. hak vermiyo değilim.

*eğer bir yeri toplamaya üşeniyorsanız, o dağınıklıkta maksimum verimde yaşamayı öğreniyorsunuz. üşengeçliğin pis yanlarından biri, 'e ben böyle de yaşayabiliyorum' hissi. kötü yani.

*ne kadar ciddi böyle komiklikten uzak yazılar oluyor farkında mısınız? gece 2 diye olabilir mi? herkes buraya gülmek için mi geliyor acaba. yani bunu ben kendim çıkarmıyorum bu arada. gelen tepkilerden işe 'ahaha çok komik' efendime söyliyim 'ilahi littleiv' gibisinden benim komiksel şeyler yazdığımı belirten tepkiler alıyorum. bunun üzerine daha da komik gibi şeyler yazmaya çalışıyorum. beni sizler yarattınız'a bağladım olayı ya allah beni kahretmesin e mi? e.

*siklamen diye bir çiçeğin varlığı sizi de korkutmuyor mu?

*şimdi atasözü yapmak için denemede bulunucam. bakalım tutucak mı? gerçi şimdi atasözü gibi bişey söylesem en az bin senesi falan var benim ata olmam için. benden de ne biçim ata olur ya. deniyorum bakalım olucak mı? 'yenilik zamanla azalar bir şeydir.' bekliyorum. eğer ilerde bir gün biri diğerine söylerse ben mutlu olurum. inanırsak bu cümleyi atasözü haline getirebiliriz. olay nesilden nesile aktarabilmek. bunu başarırsak ata oldum demektir. insan heyecanlanıyor da biliyo musun?

*yani sonuçta ne kadar tırt atasözleri var. arkadaşın ata olsa yemin ediyorum ilaç için nesilden nesile aktarmazsın. benimkiler neden olmasın. bir umut yok değil içimde.

*eğer 4.sınıfsanız dönem boyunca pek çok kez sıçtın mavisini göreceksiniz demektir. kaç kere sabahladığımın haddi hesabı yok be.

*msn'e meğseğneğ ve program'a proğram diyen insan aynı kişi olabilir. pis herif.

*geçen gün kendime yapılmasını istemediğim şeyi başkasına yaptım. sonra kendimi kınadım.

*ben şeyi çok merak ediyorum. şimdi böyle kalemin ucundan tutuyoruz ya baş ve işaret parmaklamızınan. sonra yavaşça sallıyoruz kalemi. o böyle eğilmiş gibi oluyor hani. minik bir ilüzyon gösterisi. adeta bir deyvid kapırfiyıld'lık. acaba diyorum bunu ilk kim bulmuştur? ne yaparken rastgeldi de 'abaaaav negzel laaan ehehe mehehe' diye gülmüştür falan. arkadaşlarına göstermeden önce yaşadığı heyecan falan. ben bazen bunları düşünüyorum.

5 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Sinemaya Yalnız Gitme Karizması ve Recep İvedik


Sinema hepimizin bildiği üzere çift ya da grup halinde gidildiğinde daha eğlenceli ya da verimli olabilecek bir atraksiyondur. Birlikte gülünür, birlikte korkulur, birlikte ağlanır vs. Arada konuşulur, çıkışta 'film nasıldı?' muhabbetleri döner. Evde film izlemek nasıl tam olarak sinemayı ambiyansını yaratamıyorsa, tek başına sinemaya gitmek de toplu halde gitmekle aynı şey olmuyor.

Gerçi şimdi bu sinemaya tek başına gitme olayının da kendine özgü bir karizması, bir artisliği var. Yani eşofmanını çekersin altına. Kulaklıklarını takarsın, hafif de bir yağmur varsa off. Sinemaya girdiğinde eller cepte takılmak, bileti alırken 'f sırası 8-9'mu?' sorusuna 'yok, tek kişi. sadece 8.' demek hep karizmatikliği arttıran etmenler.

Ama bugün olmadı bunları hiçbiri. Evde çok canım sıkılınca sinema sever bir insan olarak, aynı zamanda Şahan Gökbakar'ı 'Dikkat Şahan Çıkabilir' zamanlarında bayıla bayıla izleyen biri olarak 'Recep İvedik 3'e bir şans vermek istedim. Evet filmin sanatsal açıdan değeri 0. Ama ben ilk iki filmde de ağzımı aça aça beyle gülmüştüm. Bunları da izleyicilerimi kaybetme pahasına söyledim ya eheh.

Demem o ki, Recep İvedik'e gidince sinemaya yalnız gitme karizmasından eser kalmıyor. Çünkü etrafta öğrenci üniformalı binlerce çocuk olduğundan insan utanıyor, sıkılıyor, içine kapanıyor. Yani ben şahsen öyle oldum. Böyle sanki sinemaya gelmemişim gibi davrandım hep, kenarlara köşelere kaçtım. Anlayacağınız o ki Recep İvedik ile sinemada yalnız kalma karizması yaşanmıyor.

4 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Aşk-ı Memnu İncelemesi #2


Evet bir aşk-ı memnu bölümüyle daha karşınızdayım sevgili okurlar. Fragmanını bile facebook'ta paylaştığım aşk-ı memnu dizisi, ev hayatı boyunca sıkıntıdan patlayan beni heyecanlandıran nadir şeylerden biri. Hemen az evvel yayınlanan bölüme geçelim. İzlemeyenler için spoiler içerebilir ama lost değil ya okuyun işte olmaz bişey.

-Bölümün başında malednan bişeyler anladı galiba. Kafasında birleştirdi parçaları, yok Behlül'le Bihter'in yakın hareketlerini, Behlül'ün muhammed alivari sümsüklerini falan.

-Behlül'ün şapkası vardı başlı başına madde olmalı. Oh bebek.

-B&B ikilisi iyice azdılar, evde herkesin içinde öpüşmeler falan. Ben tv başında korkuyorum lan yakalanıcaksınız diye nasıl bir cesaret arkadaş.

-Nihal yine yapışkanlıkta master degreee hareketlerine devam ediyor. Behlül'ün kolunda yaşıycak izin verseler.

-Ahahah Behlül, Nihal'i bornozla görünce Nihal iptal oldu. Behlül de ilk defa boyun görüyormuş gibi kafayı çevirmeler falan. Nihal'in o sırada kalp atışlarında yüzde binbeşyüzlük bir artış oldu tabi. Hatta daha önce yaşamadığı şeyleri yaşamış olabilir o bir kaç saniyeden. Ağzı gözü dağıldı çünkü.

-Beşir'in gözlerine bir çare bulalım. Gün geçikçe morarıyor.

-Nihal iyice azgınlığa bağladı. Nasıl dayanıcam yaza kadar falan diyor. Ah be kızım 19-20 yıldır nasıl dayandın erkeksiz.

-Malednan'ın kafası çalışmaya başladı. Şöför elemanın casus olduğunu anladı. Havuç yemeye mi başladı naaptı bu adam.

-'Tabii ki ayrı eve çıkıcaz, sen 2 çocuklu dul bir adamla evlendin, ben yakışıklı, genç bir bekarla evleniyorum!!!1!' asktir o ne laftı Nihal. Bihter ööyle kaldı.

-Bu Nihal yemin ediyorum tineyc bi gerizekalı ya. Bülent tangoya kaldırıyo kızı, hala 'Bülent sakın beni kaldırmaa' falan diyor. Ağzına vurucam artık.

-Bişeyi merak ediyorum ki bu Ziyagil ailesine mensup üyeler doğuştan tango, piyano bilgileri yüklü mü oluyor? Onu tam şeyapamadım.

-B&B çifti o kadar insanın önünde süper bir şekilde dansededursun Nihal orda kardeşi Bülent'i eğledirsin. Haline bakıp ağlamalısın Nihal.

-Ve sonda Ednan B&B çiftinin tango sırasında görerek boynuzu ilk kez bu kadar net hisseder.

Güzel bölümdü valla, hoşuma gitti. Bu arada fotoğraf bulucam diye Behlül Bihter yazıdm google hemen öpüşme, sevişme, arabada sevişme, öpüşme oyunu şeklinde önerilerde bulundu eheh. B&B çiftinin de normal bir fotoğrafını bulamadım gerçi, hep bir temas hali. Görüşmek üzere.

4 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #33 (brad pitt special edition)

*merhabalar sevgili okurlar. bakıyorum gün geçtikçe çoğalıyorsunuz. uzun bir süredir 45 olan izleyici sayım bir haftada nasıl olduysa 53'e yükseldi. naapıyosunuz aranızda konuşup 'beyler bayanlar şimdi bu littleiv'in blogunu izlemiyoruz, azcık kafayı yesin, sonra hep birlikte izlemeye başlayalım iyice kafası gitsin' mu diyosunuz bilemedim. neyse sonuç olarak iyi. bu arada facebook'ta 'littleiv'in blogunuz izleyen 999.999.999 kişi bulabilirim!!!1!1' diye grup açıcam. sonra 15 kişi üye olunca ağlayıp vazgeçebilirim.

*geçen gün yolda yürüyorum, baktım karşıdan brad pitt geliyo. dedim brad gel buraya. işte 'oo littleiv abi, naber nasılsın, büyük hayranınım, evde angelina çocuklar zahara mahara ne kadar esmer çocuk varsa toplanıp seni okuyoruz' bişeyler bişeyler anlatıyo. dedim 'bi' dur yalakalık yapma'. sonra bu işte pardon abi bilemedim falan. dedim ben seni fight club'daki brad olarak bilmek istiyorum ama sen popüler kültürün esiri olmuşsun adeta bir uşağı olmuşsun. 'herkesin bir popisi vardır' dedi bu. yaaa dedim brad sen ne büyük bir salakmışsın ya, of yaa dedim lanet olsun senin gibi dünyanın en yakışıklı erkeğine. bu bir üzüldü falan. baktım gözleri dolu dolu oluyor. bilinmez niye. dedim 'bırak yalakalığı da sen bu angelina'yı aldatıyomuşsun'. hatta dedim angelina'da seni aldatıyomuş, hatta ikinizde aynı kadınla aldatıyomuşsunuz. ne pis bir ortamınız var arkadaş sizin dedim. sonra yürüdüm yoluma devam ettim. baktım, hemen telefonu almış eline angelina'yı arıyo. bir aileyi daha kurtarmanın verdiği mutlulukla devam ettim yoluma.

*benim böyle anılarım var işte. garip ama gerçek.

*brad pitt'i istiklal caddesinde yürürken görsek ya. elinde godfather'ın melodisini yapan düdük şeysinden olsa. çalmaya çalışıp çalamasa falan. ne biliyim bence brad pitt'in tüm karizması o an yıkılır.
*peki ya brad pitt'i istiklal caddesinde arkadaş grubuyla yürürken 'ya iki dakka beklesenize şurdan bi kısa malbuş alıcam' deyip iki dakka sonra kimseyi bulamayınca hemen telefonuyla 'ya abi bekleyin dedim nerdesiniz, hee? sesin gelmiyo, çeken bi yere git çekeeeen' gibi çaresiz anlarda görsek üzülmez miyiz? çok üzülürüz be hem de.

*ya brad'i artık brad diyorum anladınız kim olduğunu neyse efendim yağmur çiselemeye başlayınca birden yerden biten şemsiyeci olarak görsek neler hissederiz. ' yağmura şemşiye yağmura şemşiye yağmura şemşiye' dese 'bay bayan bay bayan' dese. şemsiye de demiyo şemşiye diyo. allaam deliricem.

*brad pitt'i severim ha. iyi oyuncu. angelina'yla mutluluklar dilerim. ve tabii ki dünyanın dört bir yanından evlat edindikleri renk renk, boy boy çocuklarına.

*bence var ya brad pitt bazen üzülüyodur ya evde. ne bilim sanki angelina bu evlat edinme olayında biraz fazla hevesli gibi. brad yani daha bir mesafeli bu olaya. arada sahara'ya maddox'a falan bakıp 'püfff' diye iç geçiriyo mudur acaba. ben öyle hissediyorum bazen. angelina'ya söylese mesela 'BRADDD!!!' diye azarlanıyormuş gibi hissediyorum.

*haydi bol brad pitt'li günler dilerim.

4 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Aşk-ı Memnu İncelemesi


Aşk-ı memnu'nun son bölümü izledim evde olmanın verdiği mutluluk ile. Bakalım mal Ednan karısı ile yeğeninin zaman mekan dinlemeden sevişme alışkanlıklarını bu bölüm farkedecek mi diye meraklandık.

Bara gittiler önce yeni nişanlılar Nihal ile Behlül. Herkesin gözleri üzerlerindeydi tabii. Disko sahnesi çekmenin ne kadar zor olduğunu bir kez daha gördük. Gerçekten diyaloglar olsun danslar olsun iğrençti. Sonrasında Nihal azgınlıkta sınır tanımayarak Behlül'ü dağ evine atmak istedi. Ama Nihal'i sevmediği için köpek gibi davranan Behlül istemedi. Bununla kalmayan Nihal, Behlül'ü piyano odasına atmak istedi. Behlül onu kabul ederek biraz piyano çaldı nişanlısına. Tabii ki o koca eller Kıvanç'a ait değildi çok net şekilde.

Bunun ardından ilk 'gerçek' öpücüğünü istedi Nihal. Dayanamamaya başladı yani artık Nihal. Durumu zor cidden. Behlül iyice çirkinleşerek, kızı odasına gönderirken, Nihal'in hala öpücük öpücük diye tutturması üzerine 'Nihal, lütfen durumu daha da zorlaştırma' dedi. E yuh. Bunlar daha yeni nişanlı laflara bak.

Nihal'i uykusuna yatıran Behlül mart kedisi Bihter'i tek harekette yatağa atıp amcasının boynuzuna boynuz ekledi. Bir sonraki sahnede Bihter köpük banyosunda yanakları al al çıktı karşımıza. Mal Ednan hiçbir şeyden habersiz 'ihi sefkilim' şeklinde takılmaya devam etti.

Aradaki sahnelerde pek bir şey olmadı. İşte efendim ergen Bülent, Behlül'e özenip saçlarını kesmeye çalıştı, spor yaptılar o sırada Behlül daha önce birlikte olduğu pek çok hatunla aynı sahnede gözüktü. Yani sanki dizide başka erkek yok. Bihter, kardeşi Peyker, manken Elif, tiineyc Nihal. Hayır ben inanıyorum Firdevs'in de Behlül'de gözü var ama sesini çıkartmıyor. Adam taramalı tüfek gibi. Geleni geri çevirmiyor.

Genel olarak bu şekildeydi bu hafta Aşk-ı Memnu. Sevenler sevişenler olaylardan haberi olmayanlar falan gırla gitmekte. Bakalım haftaya neler olucak. Bence artık malda olsa Ednan olayları anlıycak. Hala anlamazsa ben sete gidip bizzat 'Adnan abi senin yengeyi yiyolar hem de çıtır çıtır' şeklinde uyarıcam. o pis sarı Behlül'ü de vurdurur mu artık naparsa oh olsun.

6 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Dünya Nutella Günü

merhabalar sevgili littleiv okurları. bugün dünya nutella günü, hepinizin mübarek nutella gününü kutlar sağlıklı mutlu bir gün dilerim. bulduğum bir kaç güzel nutella fotoğrafı ile bu postu kotarmak istiyorum (kullanılması gereken kelimeler listesinde kotarmak'ın üstü çizildi, hell yeah)

evet işte mona lisa'nın gerçek yüzü

bobiler'den türkiye için üretilmiş nutella damacanasıve bayanlara özel nutella çantası

15 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Veee 1.Yıl


Merhaba sevgili okurlar. Geçtiğimiz gün düşündüm ne kadar oldu ben bu blogu açalı diye. Daha önceden bir süre açıp sonra olmayınca tekrar kapatmıştım. Ama asıl açılış tarihi 4 şubatmış. Yani ilk postu attığım gün. O günlerde tabii çok tecrübesiz bir blogger olarak kendim yazıp kendim oyluyordum. İşte yakın arkadaşlarımı türlü zorlamalarla bloga toplamak falan. Hep çaresizlikten doğan hareketler.

Sonra ufak ufak sözlüklere link vere vere izleyici sayısı artmaya başladı. Baktım yorumlar geliyor beğeniyi belli eden tarzda. Reaksiyon almaya başladıkça insanın yazma şevki de artıyor bariz şekilde. Neyse işte öyle böyle derken 1 yılı geride bırakmışım sevgili blogumla.

Giren, okuyan, oy veren, yorum yapan, destek olan herkese çok teşekkürler..

14 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

wibiya widget