kısa kısa #13


ginger'dan düşen bush

*selam sevgili okur. yurda geldim maç falan izledim. bünye fitbola açtı doyurdum. yazı yazayım dedim. seviyorum lan bu kısa kısa formatını. ne bileyim aklıma bişey geldikçe telefonun taslak kısmına kaydediyorum sonra size yazıyorum. gülüyosanız eğer ne mutlu bana. 28. izleyici oldu. 50. izleyiciye ödül vermeyi planlıyorum. valla. neyse hadi başlayayım.

*gergin anda espri yapan adama acıyorum ya. onun işi çok zor. tam ne yapacağını bilmemekle beraber ortamı sakinleştirmeye çalışıyor. ama zılgıtı yemesi de çok muhtemel. yapmasa daha iyi gibi.

*-çim adam söylee çim adaaam, vefaaasız olanı çim adaaam.

*büyük para bozdururken ne aldığınızın öneminin kalmadığını farkediyor musunuz? mesela 50 lira bozdurucaksınız. o sırada aldığınız 4 liralık şey gereksiz olsa bile size koymuyor. ama cepte 5 lira varken o 4 lirayı vermek çok zor. evet sanırım minik hesapların adamıyım. ama aranızda benim gibi düşünenler olabilir.

*ginger diye bir alet var biliyorsunuz. beyle 2 tekerli. vicudunuzu ileri verince gidiyor, geri çekince duruyor falan. bunu yüzyılın aracı diye tanıttılar. ama çok pis patladı sanırım. yalan oldu yani. bostancı sahilindeki polislerden başka kullanan pek görmedim. onlarda da feci komik duruyor zaten. polisle ginger ne alaka ya.

*-vaaak vaaak vaaaak vaaak güzel bir gün ördek için (teoman ördekoğlu)

*hafif metro diye bişey var istanbul'da. aksaray metrosu. isimde kaybediyor abi bi kere. hafif metro ne. kolpa gibi. yani yer altından gitmiyor diye niye hafif demişler ki metroya. hafifmeşrep metro.

*isim şehir oyununda n harfi ile hayvan bulamayanlara dev hizmet: narkotik köpeği.

*her şakada bir gerçeklik payı vardır kadar saçma bir fikir yok bence. abi adı üstünde şaka yani tamamen şaka. gerçeklik falan yok. ben niye geriliyorum lan sizin saçma düşünceleriniz yüzünden. gönlümce şaka yapmak istiyorum, bu pisler yüzünden yapamıyorum. pisler.

*kadınlara buradan bir çağrım var. sevgili bayanlar, lütfen nolur rica ediyorum koşmayın! evet koşmayın. kadınlar koşunca çok kötü görüntüler oluşuyor bence. yürüyün durun ama koşmayın. yetişmeyin o otobüse ama koşmayın. lütfen.

*sevgilerimle.

6 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #12


evet, vudıt miins.

*selamlar sevgili okur. yeni post atmama rağmen canım feci şekilde kısa kısa yazmak istedi. yazayım di mi? bence de ya. hadi başlıyorum.

* ferhat göçer şarkı söylerken kulağında bir kulaklık oluyor. oradan ne müzik veriyorlar çok merak edioyorum cidden. ne bilim şarkıyı mı sufle veriyorlar yoksa başka şarkı mı dinliyor psikopat gibi. çok merak ediyorum ne olaylar dönüyor orada . ölmeden öğrenmek istiyorum. lütfen ferhat açıkla bunu sevindir beni.

* fermuarın alttan açılması kadar kötü bişey var mıdır sizce? bence çok yok. beyle alttan açılır fermuar üstten de açıktır. iğrenç bir görüntü olmasının yanı sıra kurtulması zor da bir durum.

* fillerin seks hayatı nasıldır acaba diye düşünen okurlarımıza geliyor? (gerçekten var mı lan düşünen)

neyse efendim fil dediğimiz bu devasa hayvanlar da çoğalıyorlar. bölünerek değil tabii bildiğin normal memeliler gibi. tabi şekil itibariyle biraz zor sanırım. işin ilginci bu olay sadece 13 saniye sürmekteymiş. (aramızda bu süreyi yeterli bulacak olanlar olabilir, sizi de seviyoruz, olduğunuz gibi kabul ediyoruz).

* fiske deyince benim aklıma birine arkadan sessizce yaklaşıp orta parmak ile kulağın ucuna hızlıca vurmak geliyor.

* petek dinçöz'ün foolish kazanova şarkısında vudıt miins diyebir kısım var yıllardır çözemedim. vudıt mins vudıt mins vudıt vudıt vudıt vudıt diye gidiyor. bir şifre mi acaba?

* fotoğraf çekemeyen japon = tüküremeyen lama

* son olarak kişisel bir zevkle bitireyim. dünyada insana yakışan en güzel aksesuvar bel gamzesidir. bunu bilir bunu söylerim.

*hadi kalın sağlıcakla.

5 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

gökhan özen'in azer bülbül taklitçiliği

bir insan düşünün, sakallı mağrur titrek ve mükemmel sesli. evet evet aklınızda oluşan tek bir figür tek bir idol var. tabii ki azer bülbül.

burası ciddi amcamların yazlığında gördüm kendisini su dolduruyordu çeşmeden. gittim yanına hayranınım abi dedim. teşekürler gardaş aneeeey annneeeeeyyyyy diye cevap verdi. tırsmadım değil (çeşme olayı ciddi ya valla). e tabii o da insan su da doldurur. neyse kendisini severim saygı duyarım.

diğer taraftada genç kızların sevgili sarı civciviyle pozları ile kimbilir kaç kızın kalbini çalmış olan gökhan özen. ama bana göre orjinal değil. bana göre marjinal hiç değil. bu gökhan özen denen şahıs tüm şarkılarında azer bülbül abimin söyleyiş tarzını kopyalayıp yapıştırmakta. titrek sesini kullanmakta.

düşün şimdi gökhan'ın şarkısını.

a a a a aramazsa a a a an ara a a amaaa yaar aa a aramazsa a a a n aaa a rama a a diye tireye titreye söylüyor şarkısını. ama benim için hiç mi hiç önemli yok. ha kendi tarzını yarat söyle. ama azer abim gibi söyleyince benim gözümde değerin bitiyor. adeta mahmut hoca'nın kopya çekerken yakaladığı güdük gibi oluyorsun benim için. güdük gökhan.

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #11 (facebook special edition)

*selamlar sevgili okurlar. özlediniz mi beni? ben sizi çok özledim. valla.

*facebook çok güzel bir yer. ilk girenlerden biriyim ve bununla övünüyorum dostum. noldu bi' sorun mu var?

*ingilizce kullanımdan türkçe'ye geçince değişik anlar yaşatabiliyor size facebook.

'okşan pokemongil'in artık bir ilişkisi yok' yazıyor mesela. feci korktum.

*her yeri arayüze geçtiğinde 'bu ne yeaaa', 'bok gibi olmuş yeaaa' diyenleri bir odaya toplayıp ıslak odun vasıtasıyla bellerine çalışmak istiyorum.

*feci hafızaları olan insanlara sahip bir oluşum facebook. ilkokul arkadaşım olduğunu idda eden biri inanmamam üzerine eski evimizin tüm ayrıntılarını sayarak beni dumurlardan dumurlara sürüklemiştir.

*meet new people denen insanları kaynaştırma amaçlı aplikasyonunda şöyle bir şeye rastlayarak dumur olduğum site. türk erkeğinin kendine güvenini de buradan anlayabiliriz.

şöyle ki isteyen insanlar istediğinin sayfasına bişeyler yazabiliyormuş. gezerken dilşad isimli birinin altında şöyle bir yorum vardı.

dilşad ne güzel isim azdırıyor insanı dilat gibi falan :)

lan bu ne. bu cümleyle mi tavlayacağını düşünüyorsun kızı. hey allam ne manyaklar var.

*kısa oldu ama olsun. kıyamam o yorum yaparken yorulan parmaklarınıza :) hadi bay.

6 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #10

bence çok korkunç

* yazmıycam dedim ama dayanamadım hasretinize. naber?

*sınıfta sessizce espri yaptıktan sonra birden herkesin kahkaha atmaya başladığı oldu mu hiç size? bana hep oluyor lan. düşünüorum çok sesim de çıkmadı nasıl duydular deyü. ama bi yandan da başkasına güldüler heralde diyorum. kafam çok karışıyor bu anlarda.

*sadece benim babam mı msn'de büyük harflerle konuşuyor. aynı zamanda tüm noktalama işaretlerini kullanması ve 'naber olum' yerine 'NE HABER OĞLUM' yazması beni ciddi anlamda tırsıtıyor. evet tırsıtmak.

*dünyada en çok korktuğum şey ece erken'in programına konuk olmak. çok korkunç gerçekten.

*siz daha ilk sınav kağıdına dokunmamışken ikinic kağıdı isteyen o kızı dövmek istemiyor musunuz? bence hepimizi istiyoruz. üstelik oldukça kalabalığız bence.

*besut diye insan var. bildiğin adı besut. adın ne deyince besut diye cevap veriyor. nefes falan alıyor, yemek yiyor. bence gerçekten çok ilginç.

*üniversitede güz dönemi var mesela. daha komik isim bulamadılar mı acaba. ne bileyim. güz ne yani. üzülüyor insan.

*bence dünyadaki en iyi insanlardan biri belki de birincisi şehirlerarası otobüste kucakta giden çocuğa kek veren muavindir. evet benim fikrim bu.

*öperim.

8 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

naber çucuhlar

bi kaç gün bloga uzak kalabilirim. pek yazmayabilirim. ama okulun başlamasıyla tekrar aranıza katılıcam. bu süreçte blog okumaya devam edicem. yorum falan yapıcam hep. aman ha arkamdan 'lan yine sıkıldı blog işinden maymun iştahlı' bıdı bıdı yaparsanız sert yaklaşırım bak söliyim. hadi iyi bakın kendinize. eski postları falan okuyabilirsiniz bu sürede. güzel şeyler yazmışım eskiden hiiiiç. hadi sii yaa

0 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Atasözü açıklayan kompozisyon


allah'ım allah'ım bu ne pis bir şeydir. ilkokul'un sonunda oluyor muydu hatırlamıyorum 8'de falan oluyordu kesin. ama lise ve dengi okullarda olduğuna eminim. lise de olduğuna eminim de denginde var mı bilmiyorum. zaten lise dengi okul nedir hiç anlamadım saçma bence. konumuza dönelim.

lisede edebiyat dersinde normal bir yazılı olurduk. bir de kompozisyon yazılısı olurduk. bir gün önceden hazırlanmış beyaz kağıt. altına yamuk yazmayalım diye çizgili kağıt. bir adet ataç. yarım su bardağı zeytinyağı. şey pardon karıştırdım. bunlar hazırlanır sınıfa gelinirdi. öğretmen 1 adet atasözü söyler siz de ne anladığınızı kompozisyon olarak yazardınız. allah'ım ne saçma. başlarsınız bunu söyleyen ata'nın haleti ruhiyesinden. sallarsın da sallarsın. olum şimdi düşünüyorum da ne saçma lan. herif yaşamış bir sürü yıl. yaşadıklarından öğrendiğini bir cümleye indirmiş. efsane olay yani. sen onu tekrar açıyorsun. bunu yaptıran tüm hocalar çok ağır psikopattı bence. olum çocuk 13 yaşında lan 1 sayfa nasıl yazsın.

6 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Günün Sözü


'Aşk çığ gibidir gelince kaçamazsın.'

littleiv

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

İyi Bayramlar

o kadar muhabbetimiz geçiyor yahu. bir bayramı mı kutlamıycaz? olmaz öyle. ramazan ya da şeker bayramı farketmez littleiv affetmez.

iyi bayramlar efendim..

7 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #9 (halay special edition)


*düğün sonrası eve dönme de sağlam bir ritüeldir benim gözümde. düğünün bitmesinin akabinde arabaya gidilir. iki çocuksa arkada kimin uzanıp uyuyacağı kavgası çıkar. sonra anne arkaya geçer, büyük çocuk önde uyur. çok tatlıdır o uyku. hç bitsin istemezsiniz. evin önüne geldiğinizde kendiliğinden uyanırsınız. o mahmurlukla eve girilir. yatak soğuktur, ama güzeldir o tatlı yorgunluk.

*düğünden insan manzaraları: halay çekerken çocukları ezen coşmuş düğün insanı: genelde hepimizin düğünlerde gördüğü tiplerdir. normal oyun havaları veya diğer tarz müziklerde sessiz sessiz oturan adamlar halay müziği çalmaya başladığında içindeki çocuğu ortaya çıkarırlar. yavaştan sahneye doğru ilerlerler. önce ağır ağır halaya ritmik hareketlerle uyarlar. sonrasında müzik hızlanınca içlerindeki halaycı ruh ortaya çıkar. ayaklarını sallaya sallaya depar halinde halay çekmeye başlarlar. etraf umurlarında bile değildir. o an tek düşündükleri halaydır. öyle ki etrafta çocuk mu varmış ayağının altına mı girmiş umrunda bile olmaz. bu kişilerin halayları sonrasında düğünde ordan oraya koşuşturan çocuk sayısında önemli miktarda azalma olur.

*düğünden insan manzaraları: kovalamaca oynayan çocuklar: öyle amaçsız şekilde koşuştururlar. yorulurlar. terden sırılsıklam olunca masaların üzerine serpiştirilirler.

*düğünden insan manzaraları: havaya para saçan adam: karizmasını yediğim ya. ulan br gün şunu yaparsam yemin ederim egodan yanıma yaklaşılmaz. ciddi ciddi maddesel bişey olur egom. böyle çevremde kalkan gibi olur. alıcan eline 1 liraları, 1 dolar olursa daha artistik olur. böyle tomarı eline alıp tıptıptıptıp deyü paraları havaya saçmak istiyorum. çocuklar toplasın sonra yerden. biz az toplamadık zamanında.

*minik üzüntü: halayın ortadan kopması. geride kalanların ne yapıcağını bilememesi.

*büyük üzüntü: halayın en sonundaki büyük olmak. halayda çocuklarla teması sağlayan insan olmak. üzüntü budur işte. ne saygınlık ne bişey.

*halaya halaybaşı olarak katılma sırasında halaydan bir 10 15 metre uzakta bekleyip kendi kendine halaya uymaya çalışmak. ne biliyim çok karizmatik değil mi?

*halayın içe kıvrılması da çok değişik bir olay. doğal bir seleksiyon gibi adeta. içteki halayın dıştakini bastırma arzusu. hayatın gerçekliğini burada bulabiliriz.

*düğünden insan manzaraları: halay başı: önce sakin sakin halayın ortasında yer alır. ağır hareketlerle rölantide takılır. ritmin hızlanması ile ilginç hareketlerle halayın koşu yoluna doğru gider. eski halay başına acır gözlerle bakarak mendili elinden alır. ve ortaya halay çekerken çocukları ezen coşmuş düğün insanı çıkar. kendini kaybetmiştir artık. etraftan gelen yeni halaya başlarını berataraf eder. liderdir o. bütün düğünün fenomenidir. müzik aşırı hızlanınca halaydan kopanlara üzülür. son nefer olarak kalsa bile yılmayacaktır. müziğin yavaşlaması ile elleri kolları sallar. savaş kazanmış muzaffer komutan edasıyla yerine geçer.

büyük üzüntü: halaya ayak uyduramayan insanın yanında olmak: allah belasını versin o durumun. herkes çok güzel ileri geri bir sağa bir sola halayını çekeren bir tane kendini bilmez dengesiz halay insanı halaya ayak uyduramaz. herkes sağa giderken o sola gider falan. o pek etkilenmez bundan zaten bilmiyordur halayı. asıl sorun yanındakilerdedir. bu dengesiz sizi sürekli ters tarafa çeker. ayağınıza basar. gayette mutludur. ama siz. ah siz. adeta hayatta kabir azabı yaşarsınız. bitsin istersiniz. bakarak öğrenmesini istersiniz olmaz. pis bir durumdur. lütfen herkes halay çekmeyi öğrensin. lütfen. çok kötüyüm lan.

5 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Pes 2010


1 gb demosu çıktığı andan itibaren indirmeye başlayıp dün gece oynama fırsatı buldum. ilk kez inceleme yazısı yazıcam hayatımda çok heyecanlıyım.

maçlar 5 dakika oynanıyor. kulüplerden liverpool'um (ki bu bana yeter) barça; ülkelerden ise fransa, italya, ispanya ve almanya yer alıyor. normalde maçlar 5 dakikayla sınırlı ama bir expanded ile süreyi uzatabildim.

*ana menüyü sevmedim. evet adamım torres var ama menü seçenekleri çok metalik olmuş. böyle bi soğuk sanki.

*exhibition menüsü hoş kullanışlı. kick off- team select- strip- stadium- game plan ve options var. ordan aynen maça atlıyorsunuz. ben sevdim.

*oyun içinde futbolcuların hepsine ayrı özellik yükleyebiliyoruz. mesela diyosun ki gerrard'a 'abicim takım ileri çıkarken sen çok kaptırma ceza sahası civarında takıl geleni göm kaleye' gibi. kullanmayı öğrenince çok işe yarıycak gibi gözüküyo.

*stad, seyirciler, atmosfer, saha ve futbolcu görünüşleri iyileştirilmiş. futbolcu yüzleri yine süper.
hareketler daha oturaklı gerçekçi olmuş. maça çıkış seramonisi falan pek güzel yapılmış.

*son vuruşlar çok güzel. plaseler mükemmel olmuş. öyle abartı zıbam diye şutlar yok sanki. daha gerçekçi.

*topla ilk buluşmada bir sorun var sanki. bir tekleme meydana gelmekte. ancak sanırım bunun sebebi daha gerçekçi olması. top kendisine gelince eğer tek pası atmak gerçekten kolaysa veriyor. ancak ters bir tarafa pas atmak isterseniz önce kontrol ediyor sonra pas vermeye çalışıyor. bu da topu kaybetmenize sebep olabiliyor. gerçekçilik artmış.

*oyuncular topu sürerken ayağından fazla açıyor galiba. orası pek olmamış.

*duran topları kullanırken futbolcular put gibi durmuyor, hafif salınıp öyle topa geliyorlar. korner
kullanırken kamera önce kullananın arkasındayken, tuşa basmaya başladıktan yarım saniye sonra ceza sahası gösteriliyor. hoş olmuş. sevdim.

*oyun daha güzel, bariz. oynanış, gerçeklik, zorluk cuk oturmuş. hareketler daha göze hoş geliyor. şutlar paslar ben sevdim.

*oyunda beklenmedik şeyler oluyor abi. beklenmedik hareketler, beklenmedik top sekmeleri, beklenmedik şutlar. seviyorum ben böyle önceden kestirilmemesini. öbür türlü ezbere oynanıyor.

*pes 2010, 2009'a göre daha zor olmuş sanki. bu açıdan sevdim. zor olucak abi oyun. öyle her önüne geleni yenemiceksin. messiyi gerrardı alıp yardırıp gidemiyosun. (messi nasıl diye çok merak ettim, yoksa l'pool'u aldım lan hep eheh)

güzel olmuş lan işte. pes anasını satıyım. yine gecemiz gündüzümüze karışıcak. sabahlara kadar gerrard benim torres senin eğlenicez. adamlar yapmış yine kısaca.

not: itüsözlükte yazdığım incelemeyi bir arkadaş beğenip paylaşmış. ünlü oldum lan ehehe
http://www.mcpsp.com/oyun-incelemeleri/16424-pes-2010-demo-inceleme.html

0 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Kendi kendine şarj olan telefon


bir ürperti geldi di mi bünyelere? yaa yaaa ben bunu şu anda yaşıyorum sevgili okuyucular. telefonum kendi kendine şarj oluyor. sonra duruyor batarya dolu diyor. sonra tekrar şarj olmaya başlıyor. çok korkunç lan! bak yandan bakıyor bana şu an yine batarya doldu. aha yine başladı şarja. valla deliricem. patlıycak falan diye de çok korkuyorum. ne mesaj atabiliyorum ne arayabiliyorum kimseyi. bakalım ilerleyen saatlerde sonucu bildiricem size. eğer 2 saate kadar post yazmazsam polise haber vermeyin. deli misiniz lan adamların işi gücü yok benle mi ilgilenicekler.

5 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Facebook

tamam facebook'u seviyoruz. güzel zaman geçiriyoruz. poker oynuyoruz, güzel güzel videoları izliyoruz youtube'un kapatılmasına nispet yaparcasına. in a relationship'lere girip tüm millete sevgilim var diye hava atmalar. çok hoş. istediğimiz şeyi yazıyoruz böyle millet bizim ne kadar kültürlü ne kadar marjinal kişilikler olduğumuzu anlasın diye. her şey süper. ama bişeyi anlamıyorum ve sanırım hiç bir zaman da anlamıycam.

'bu videoyu paylaşmayan beni arkadaş listesinden silsin'

olm bu ne lan! nasıl bir mantıktır abi bu. bu videoyu paylaşmayan seni arkadaş listesinden silsinmiş. lan ben zaten seni arkadaş listeme alarak hatayı baştan yapmışım. kafama sıçıyım. bak nası sinirlendim ya. pise bak arkadaş listesinden silsinmiş. sen bu kafayla gidersen ileride bir bakarsın tek kalmışsn (çok duygusal oldu farkındayım). anlamıyorum bu arkadaşları. hayır videoyu paylaşsam nolucak, senin eline ne geçicek. ciddi şüphelerim var bu arkadaşlarla ilgili. ve dostum, bana bu teklifle gelen herkesi gözüm kapalı siliyorum biliyo musun? yapıyorum bunu. vicdanım sızlamadan. pis seni.

13 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #8

* bazen kendimi kokakola reklamındaki buz seslerini çıkartmaya çalışırken buluyorum. ama olmuyor. çünkü neden? bizim evdeki buz kalıpları eski. böyle bir tanesi kafam kadar buz yapıyor buzluk. yani bir bardağa en fazla bir buz sığıyor. hatta bazı bardaklara sığmıyor bile. çok ilginç.

* menejerlik oynayarak tutulan orucun kabul olunmadığı konusunda değişik şeyler duydum. nihat hatipoğlu gözleri yaşlı sesi yankılı şekilde olaya bir açıklık getirirse çok sevinirim. nihat hatipoğlunun littleiv.blogspot'u okuması ihtimalini yaşadım az önce tüylerim ürperdi. küfür falan ediyoruz lan ayıptır.

* benim için modern ev dışarı ayakkabısıyla içeride gezilebilen evdir. o kadar da sığ bir insanım.

* 'dibini görmeyen sevdiğini görmesin' ne güzel bir iddialaşma lafıdır yareppim. fikrin orjinalliği ayrı güzel, sevilen kişi için sevdiği lafının kullanılması ayrı güzel.

* ingilicede en sevdiğim kelime açık ara farkla 'dilemma'dır. bu kadar mı güzel fonetiği olan bir kelime olur ya. (-vay fonetik diyosun? +e heralde)

* simit yedikten sonra dişte sıkışan susamın tekrar piyasaya çıkıp yenmesi kadar güzel bişey yok bence dünyada. evet küçük bir dünyam var, neyapayım.

*aramızda hala veyahut kelimesini kullanan insanlar varsa onlara iyi davranalım. soyları tükeniyor çünkü.

*öptüm gözlerinizden.

3 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

düğün alayında kendinden geçen baba


godfahter değil tabii ki benim babam. normalde gayet mülayim bir insan olan babam nedense düğün alaylarında kendinden geçiyor. ama nasıl. alayı inceden açıklayayım. düğün günü öğlen saatlerinde düğüne geleceklerin arabalarıyla katıldığı bir tören, adeta bir ayin. ayin diyorum çünkü dışarıdan bakıldığında çok saçma lan. bir sürü araba arka arkaya geçmiş sol aynalarında havlu bağlı. hepsinin dörtlüleri yanık vaziyette ve delicesine korna öttürüyorlar. olayın manyaklığının boyutunu düşün yani. heh işte babam bu alaylarda kurtadam gibi hulk gibi değişiyor. kornada türlü nağmelerle şarkılar marşlar çalmalar falan. ilk arabamızın kornasını bir alay sırasında yakmış, nasıl büyük bir manyak anla yani.ayrıca alayın ön sıralarında yer almak için makas atmalar, hız denemeleri, tehlikeli atraksiyonlar, neler neler. değişiyor adam alayda, oldukça ilginç bir vaka yani.

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Standard Chartered

Liverpool'umuz yeni forma reklamı belli oldu. yılların carlsberg'i gitti, yerine standard chartered geldi. işte yeni reklamlı forma ilk olarak littleiv.blogspot'ta.
zamanla alışırız diyorum. gerrard'ın torres'in üstünde görünce. hayırlısı.

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #7


* çocuk dövmesi diye bişey var. 4-10 yaş arası çocukluğun vazgeçilmezidir bu dövmeler. bilimum sakız cips çikolata tarzı yiyeceklerden çıkan bu abidik gubidik dövmeler bir dönemin karizmatiklik anlayışını bitirmiştir. iğrenç şekillerden oluşması ile kız çocuklarını etkilemeye çalışan gençlik sürekli başarısızlıkla karşılaşmıştır. üstelik bir kola 4 5 tane yağıştırılıp 3 4 gün içinde dökülmektedir.ayrıca fazla ilgi çekmek isteyenler alın yanak gibi bölgelere de yapıştırabilmektedirler.

* buruk sevinç: çok çalıştığın sınavda nereden başlayacağına şaşırmak.

* 'dağlarım deldim tek başıma' şarkısını ferhat'n şirin için yazdığını biliyor muydunuz?(trt2 mode on)

* kıvanç tatlıtığ'un kötü bir oyuncu olduğunu sadece ben mi farkediyorum (herif yakışıklı diye nasıl bok atacağını şaşırmak)

* demet akalın şarkılarında eski sevgililerinden kazık yiyen kızlar sürekli işaret parmakları havada ileri geri sallayarak dans etmek zorunda mı? var mı böyle bir madde anayasada. bence olabilir bir araştıralım.

* deniz baykal, hugo'nun tolga abisi ve burak kut'un ölümsüzlük iksirini bulup sadece birbirlerine söylediği konusunda ciddi şüphelerim var

* denklemde x=x bulunca çok üzülüyorsunuz değil mi? bence öyle.

* 'biraz kestiriyim kalkıp çalışırım' hangimiz bu yalanı kendimize söylemedi ki zamanında.

* deterjan reklamı yazarı olmak: genelde ortamda elinde kireçlenmiş rezistansla takılan bir mavi tulumlu bir usta bulunur. ev hanımı denilen şahsa bağırır çağırır ne biçim insansın lan kalgon kullansana şeklinde. kadın da gayet üzgün şekilde ellerim kırılaydı da başka toz kullanmasaydım der. sonra hadi bakalım tamam üzülme al bu kalgonu kulan der mutlu şekilde biter reklam.

4 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Yorgun


bugün sabah saat 6.45'te başlayıp gece 23.00'da biten bir yolculuk günüydü. toplam tahminen 400 km falan yol yaptım. feci yorgunum anlayacağınız. harflere basıcak derman kalmadı bende. yarın falan süper şeyler yazabilirim. bu gecelik affedin. iyi geceler.

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

zafer gecesi


önce saat 19.15'te 12 dev adam ile a milli basketbol takımı avrupa şampiyonasında ev sahibi polonya ile karşılaşacak. son maç kazanırsak grup lideri olarak çıkacağız. başarılar 12 dev adam. tahminime göre gecenin adamı ersan ilyasova olacaktır ve güzel bir galibiyet alacağız.

ve akşam saat 21.00'de bosna herkes önünde a milli futbol takımımız galibiyet arayacak. kazanırsak dünya kupası elemelerine gitme yolunca önemli avantaj elde edeceğiz. ben inanıyorum bu gece güzel bir galibiyet haberi de bosna'dan gelecek. maçın adamı da arda turan olacaktır. başarılar milliler.

not: istanbul'daki selde hayatını kaybedenlere allah rahmet eylesin. o şekerci belediye başkanına da diyecek söz yok. suç halkınmış. o halkın tek suçu sana oy vermek. olmaz olsun böyle insanlar.

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

futraf

çok yorgunum uykusuzum azcık da midem ağrıyo, yarın sevgilimi görücem mutluyum falan. uzun yazı yazamıycam. bugün gördüğüm bir fotoğrafı koyayım o kadar. ben çok güldüm siz de gülün. eticin gülsün dünya gülsün diyerek en iğrenç noktada tamamlıyorum postu. haydin görüşürüz.
üzerine tıklayınca büyüyen sihirli fotoğraf

7 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

bir sınav sonrası #2

hayatımın en ilginç olaylarından birini yaşadım bugün sevgili okurlar. biliyorsunuz 2 gündür açıköğretim sınavları için kırklareli'ye gidiyorum. normalde servis herkesi okullara dağıtıyor, ama ben kırklareli fen lisesinde giricektim ve güzergahta yokmuş. abi beni indirdi ağzının içinde 'ya şurdan yürü sağ sol yap dön bul' falan gibi bişeyler dedi. hiçbişey anlamadım doğal olarak. tıngır mıngır yürümeye başladım ıssız sokaklarda. pazar sabahı 8 lan herkes uyuyor.

neyse işte ben ara sokaklara giriyorum, soruyorum nerde bu okul diye falan derken böyle bir ara sokağa girdim. karşıdan uzaktan gayet düzgün gözüken (bak uzaktan diyorum, herif yakınlaştıkça bir gariplik olduğunu sezmiştim) bir adam gelmekte. hah dedim bu bilir sorayım buna. gerçekten adres sorucak adam seçme konusunda oldukça beceriksizim. sorduğum insanlar 12 yaşında bir kız (ki cevabı sadece omuzlarını silkmekti), 89 yaşında bir amca (5 dakika anlattı anasını sattim, bütün kırklarelinin krokisini çizdi ama okulu bilmiyomuş) ve de birazdan anlatacağım olayın ana karakteri abiydi.

abi yaklaştı, ben garipliği sezdim o yaklaştı ben vazgeçmeye başladım ama tutamadım dilimi sordum 'ee bu fen lisesi varmış nerde o diye'. herif çat diye elini omzuma attı benim. konuşması bir garip inceden yumuşağımsı. ama gayet güzel tarif etti. işte şurdan çık sola dön sağlık ocağının yanında diye. çok teşekkürler dedim ben. sonra herif gel istiyosan götüriyim seni dedi. şimdi götüriyim lafını hafiften yumuşak bir abiden duyunca bana inceden bir ürperme geldi. yok yok sağol ben giderim dedim. hee iyi tamam o zaman dedi. ben tam usain bolt'a bağlayıp 100 metre dünya rekorunu geliştiricem herif tuttu beni arkadan, 'kız telefonu ver ama bana tamam mı?' dedi.

allahım dedim, sen beni nasıl büyük bir manyakla sınıyosun. bir daha hiç kötülük yapmıycam. muhtaç olanların yardımına koşucam. yeter ki kurtar beni şu manyaktan. 'he abi tamam abi' deyip ufaktan uzamaya başladım ben. 'var mı sen de kız numarası' diye tekrar etti. 'yok' dedim. 'olursa ver ama tamam mı?' dedi. tamam abi vermem mi deyip uzaklaşmaya başladım, topuklarım götüme vura vura. gülmeyin olm çok korktum lan..

11 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

spikerlere kolay gelsin

bu akşam 9'da dünya kupası eleme maçı var. türkiye kazanır garanti maç falan filan bunlar güzel tamam da asıl olay o değil.

maçın hakeminin adı bu akşam spikerlere epey zor anlar yaşatabilir. hakem norveçli Tommy Skverjen. okunuşunu bilmiyorum ama inceden tahmin ediyorum.

-napıcan napıcan
+skverjen

ahahahaha

0 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

bir sınav sonrası

az önce açıköğretim sınavından geldim hemen izlenimlerimi aktarıyım. genel muhasebeden bütünlemeye kalmıştım. bugün onun sınavıydı. 50 geçme notu olan derste 48'de kaldım. çok üzüldüm çok ağladım ama açıköğretim fakültesi yine de sınava girmemi istedi. dedim bunu siz istediniz.

sınav yerine 45 dakika erken geldim. bahçede oturup son tekrar yapıp soru çözdüm. çok işime yaradı çünkü tüm soruları doğru yaptığımdam bir morallendim bir morallendim anlatamam, dedim ben bu muhasebeyi çıtır çıtır yerim.

akabinde sınav salonuna girdim. dikkatimi çeken nokta açıköğretime giren kızların %90'ı ciddi anlamda çirkin. hehe valla lan. anlamadım olayı ama baya baya hep çirkinlerden seçmişler sanki. kayıt sırasında var mıydı bir kriter bilmiyorum ama öyleydi yani.

aof giriş maddeleri. A/b-2
-'açıköğretim fakültesine girecek adayları 18 yaşını doldurmuş olmaları, lise eğitimini bitirmiş olmaları ve kızların ciddi anlamda çirkin olmaları gerekmektedir.'

neyse yerimi buldum oturdum. matematik öğretmeni olduğu her halinden belli olan yaşlıcana bayan hoca sınıftaydı. sıram sallanıyordu. önemsemedim. alt tarafı 40 dakikaydı sınav. hoca giriş çıkış saatlerini yazdı. bir de ilk 30 ve son 5 dakika çıkmak yasak yazdı tahtaya. lan yani sadece sondan önceki 10 ile 5. dakikalar arasında çıkışa izin vardı. abi onu ayarlayana kadar 5 dk daha bekler çıkmam lan. nasıl psikopatsınız abicim siz. neyse hoca belgeleri kontrol etmeye başladı. önümdeki kız kimlik olarak kredi kartını çıkardı ya. ahahaha dayanamadım kahkaha attım lan. olm bildiğin kimlik yerine edventıc kredi kartını getirmişti kız.

nese sınava başladm yaptım ettim falan. sonra 30 soru olduğundan her şıktan 6 adet işaretlenmiş olması gerektiğini yakaladım hemen. evet gülme var böyle bişey. aof düzenli bir kurum. her şıktan eşit sayıda olucak. tabi bunu çözen ben hemen dengeledim şıkları. tahminime göre geçerim ama kısmet tabi bu işler. yarın da iktisat var ilginç şeyler olursa yine yazarım. haydi görüşürüz. ahahaha resmen kredi kartını koydu kız masaya ya.

7 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #6



*cep telefonunu göt cebine koymak kadar saçma bir eylem görmedim ben hayatımda. hayır ne güzel gözüküyor, ne kullanışlı. oturmaya kalksan hiç hoş olmıycak sonuçlar doğar mazallah.

*cesaret nedir diye sorsanız, denize hızlı girebilmektir derim. benim için öyle. cesur insan denize tereddütsüz giren insandır. aşırı özeniyorum.

*peki ya çıkma teklif etmenin bilinçaltında girme teklif etmek yatıyor desem.

-aaaaa
+aaa tabi.

*kahve dünyasındaki beyaz kaplı kahve çekirdeklerinden getirseniz önüme bir kova yerim. öyle çok seviyorum kerataları. hatta kahve dünyasına sırf onlar için gidiyorum desem çok abartmış olmam. biraz abartmış olurum

*yevmiye'ye yövmiye diyen insanları toplayıp lunaparka gitmek istiyorum. gönlümüzce eğlenelim diye.

*hiç bir zaman coca-cola reklamındaki buz sesleri tınısını yakalayamadım. özeniyorum öözeniyorum olmuyo anasını satiim.

*çocuğunu ağlatan eşyaları döven anne diye bir şey var güzel ülkemde anlatıyım. oyun oynarken, otururken, koşarken çeşitli sebeplerle çeşitli eşyalar yüzünden düşen ağlayan bir çocuk var elimizde. koltuktan düşersin sandalyeyle yuvarlanırsın. annnöööeeeeaaaaa diye ağlama efektinin ardından gelen anne noldu oğluma diye sorar. ühüühüü ühühü koltuktan düştüüüm cevabını alan anne hemen harekete geçer. bu mu düşürdü oğlumu bu mu ağlattı naa sana pis koltuk na sana deyü dövmeye başlar koltuğu. bunu gören salak çocuk da ehe mehe diye mutlu olur.

sevgilerimle.

6 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #5



*şu dünyada 'hocam blok yapalım erken çıkarız' kadar pratik sevecen akılcı bir yaklaşım var mıdır ey okur sorarım sana.

*boşta kalan topa hepimiz biraz üzülmüyor muyuz? bence üzülüyoruz (çok alpay erdemvari oldu lan bu?!)

*bozulan eşyayı vurarak düzeltmek diye bişey sadece türkiye'de var sanırım. şahsen ben, monitörümün içindeki ana tel kopmuş olmasına rağmen terlikle döve döve 1 ay boyunca çalıştırdım aleti. yani tel kopuk, ben terlikle yanına vuruyorum temas sağlanıyor ve tekrar açılıyor monitör. sonra yorgun düşüp bilgisayarcıya götürdük adam 'bu monitör çalışmaz ki, nasıl çalıştırıyordunuz bunu dedi'. diyemedim ki terlikle terbiye ettim ben onu diye.

*bu kareler güldürüyor diye bişey var, hürriyet milliyet gibi gazetelerin sitelerinde. bildiğin erotik resimleri millet gülüyormuş gibi yayınlıyorlar. bi de güldürüyor yazmış. erotiği görünce yüzlerine yerleşen gevrek bi gülümse var ondan mı bahsediyorlar acaba.

*bülent ersoy'u bebek taklidi yaparken gördüm ya şu ahir ömrümde hiçbişeyden korkmam artık.

*peki ya burak kut'un yaşlanmazlık iksini bulma ihtimali size de çok yakın gelmiyor mu?

*'hocam sınav nasıl zor mu?' sorusuna 'çalışana kolay' diye cevap veren hocaları toplayıp üzerlerinde çeşitli işkence aletlerin denemek istiyorum.

*eskiden padişah çocukları kardeşlerini nasıl boğdurtuyordu lan. 8 yaşında çocuğun aklına inanıp 7 yaşındaki çocuğu boğan psikopatlar mı vardı eskiden. çözemedim valla.

*en gerildiğim anlardan biri otobüste muavinin 'çay kahve meşrubat?' sorusudur. hangisini alacağına bir türlü karar veremezsin.çay kahve uğraşmalı sıcak su şeker falan kola en ideali, ama kekle beraber çay gider napsam bilemiyorum düşünceleri arasında yaklaşan muavine çaaay kahv kola fanta var mı ya da çay ver abi yeaa şeklinde bir cümle sonunda çay çay şeklinde cevaplanır.

*adı süreyya olan erkekten inceden çekinirim.

4 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Coach Of The Year



çözemediğim bir ödül tarzı bu coach of the year. belki dikkat etmişsinizdir şehirlerarası otobüslerde ön ya da yan camda mutlaka yazar bu yazı. coach of the year 2005, 2007, 2009 diye gider. her senenin ayrı coach of the year'ı. yani yılın en iyi aracı seçilmiş. e olm ben bir sürü otobüste gördüm bunu. bu nasıl dandik bir ödül ki önüne gelene verilmiş. hayır aynı yılın coach of the year'ını bir kaç farklı otobüsün aldığını da gördüm. o andan itibaren artık bu ödüle inancım kalmamıştır.

lan gitsem başvursam 'senin otobüsün yok' demez yapıştırırlar coach of the year'ı valla. ne dandik organizasyonmuşsunuz arkadaş.

5 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

kısa kısa #4


*-bana sadece iş arkadaşlarım memoli der. özlemişim lan ehehe

*geçen annemle yaşadığımız diyalog. saatin 1.30 olmasını dikkate alın lütfen.

-anne tatlı bişey var mı?
+baklava var veriyim mi?
-ya yok baklava istemiyorum
+ama çok şık baklava

*atletine yazı yazdırıp gol atamayan futbolcu. seni seviyoruz.

*muhabbete hiçbir şey demeden 'ee sonra?' diye giren adamdan inceden çekinirim.

*eğer almak istediğim giysiyi kasiyer 'abi aynısı üzerimde var çok memnunum' diye satmaya çalışırsa hayatta almam.

*dünyada bel gamzesi kadar güzel bişey var mı ey okuyucu? bence yok.

*arşimet'e itafhen:

+bana bir kaldıraç verin dünyayı yerinden oynatayım
-al
+aa birden böyle verince heyecan yaptım biliyo musun?
-lan sigigit yalancıbne

*başka sınıfta yazılı olan öğrenci. derdini paylaşıyoruz.

*arkadaşına kanks diyen insana ıslak meşe odunu ile girişmek dünyadaki tek amacım.

*berberde koltuğa koyulan tahtayı hatırlar mısın ey okur? boyu kısa olan mini mini müşterileri daha yukarı koymak için kullanılırdı. az tırmanmadık o tahtaya.

2 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

Sağdan Sola Soldan Sağa Salla Bayrağı Düşman Üstüne

çok ilginç ama ne zaman bu marşı duysam tüylerim diken diken oluyor ve içimde inanılmaz bir askere gitme aşkı doğuyor. gerçi sonra kendi kendine geçiyor ama olsun bir 45 bilmedin 30 saniye sürüyor o duygu. benim naçizane fikrim gün olur bir savaş falan çıkarsa orduda bu marş çalınsın. yemin ederim düşmanı yerle bir etmezsek ben de adam değilim. ben bile bu marşı duysam şu halimle süngüyle falan dalarım ha. duy beni tsk. yok uçaksavar yok roketatar sallayın bunların hepsini. ver arkadan müziği, sağdan sola soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne amerikayı bile 2 günde alırız. o derece.

not: lan olm bugün 1 eylül dünya barış günüymüş. yazdığım yazıya bak. niye söylemiyosunuz.

0 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat

wibiya widget