Öykü Denemeleri: #1 Zannettiğin Gibi Değil

-çok klasik..
-efendim?
-elif şafak..aşk..pembe kapak..plaj..güneşlenmek..
-yani?
-eheh..merhaba ben murat.
-ne demeliyim burada?
-hmm? merhaba ben nokta nokta nokta, noktalar yerine isminizi koyabilirsiniz.
-niye ki?
-zor kadın olayı ha? severim..
-beyefendi müsaade ederseniz kitabımı okumak istiyorum
-tabi tabi buyrun. yeni tanıştığınız adamlara 'mmm elif şafak okur musun?' demek için önce kitabı bitirmek lazım di mi sen de haklısın..??
-selin
-heh selin. tanıştığımıza memnun oldum.
-değişik bir yaklaşım tarzınız var hoşuma gitti. yoksa tanımadığım adamlara ismimi söylemek gibi bir alışkanlığım yoktur.
-peki selin akşam otelin yemek bölümünde görüşürüz. 7.45 iyi midir?
-pek hızlısınız..ama kabul görüşürüz.

böyle başladı tanışıklıkları. o akşam otelde yemek yediler birlikte. sonra gece murat'ın odasında bitti. hızlıydılar. tanışmaları, sevişmeleri. tatilleri kısa sürdü. ikiside istanbul'a evlerine döndüler. tabii ki görüşmeye konuşmaya devam ediyorlardı. murat,selin'in en çok şirinleşmesini ve burnunu seviyordu. selin ise murat'ın o kollayıcı ve korumacı halinden etkileniyordu. ilişkileri dolu dizgin gidiyordu. işten çıkınca murat selin'i alıyor birlikte önce yemeğe sonra da ya eğlenmeye ya da murat'ın bekar evine gidiyorlardı.

selin yavaş yavaş eşyaları ile murat'ın evine yerleşmeye başladı. kendi pijamaları, diş fırçası, kitapları, laptopu...haftalar ilerledikçe her gece murat'ta kalmaya başladı selin. artık birbirlerine öyle alışmışlardı ki, iş dışında her saniyleri beraber geçiyordu. ikisi de çok mutluydu. ta ki o güne kadar.

o sabah murat erken kalkıp işe gitmeden önce bir yere uğrayacaktı. selin'i uyandırmadan sessizce çıktı evden. daha önceki kız arkadaşı aysu'da kalan kitabını alacaktı. saat 8'de beşiktaş iskelede buluşmak için anlaşmışlardı tabii ki selin'in bundan haberi yoktu. murat sabah çıkarken kapıyı yanlışlıkla sert bir biçimde çekti ve bu ses selin'i uyandırmaya yetti. saatine baktı. normalde 8'de çıkan murat bugün 7'de çıkmıştı evden. bir gariplik olduğunu düşündü.

murat önde renault megane'ı ile trafikte ilerlerken 4 5 araba arkasındaki sarı takside sevgilisi selin'in olduğundan haberi yoktu. saat 8'e 4 kala iskelenin yanına gelmişti. 'ne kadar da dakik' deyip güldü. sokağın başında ise takside selin kafayı yiyor murat'ın sabahın bu saatinde burada ne işinin olduğunu merak ediyordu. o sırada murat'ın megane'ına bir kızıl yaklaşıp arabaya giriyordu. selin'in yüzündeki dehşet ifadesini dikiz aynasından taksici görebiliyordu sadece. 'apla iyi misin?' dedi, ama cevapsız kaldı sorusu.

bu sırada murat'ın arabasında kısa ve kesik cevaplarda oluşan bir diyalog başlamıştı bile.

-naber?
-iyidir aysu, senden?
-ben de iyiyim, getirdim kitabını, 'aşk'

...

-ne tarafa gidiyorsun aysu?
-ya ben levent'e gidicem ama şimdi bu saatte otobüsler tıklım tıklımdır.
-e bırakıyım ben yolumun üstü.
-valla çok iyi olur murat.

bu sırada takside selin kafayı yemek üzereydi. yavaşça hareket eden megane'ı takip etmesi için şöförün koltuğuna pıt pıt yaptı. şöför debriyajdan ayağını hızlı kaldırınca araba öne attı birden. 'yavaş olsana be!' diye bağırdı selin. zaten sinirliydi.

barbaros bulvarında önde murat arkada selin ilerliyorlardı. selin aldatıldığına emin olmuştu artık. çünkü daha önce aysu'nun fotoğraflarını görmüştü. 'eski sevgili ha, senden beklemezdim murat' dedi içinden.

-a murat söylemedim sanırım ben sana, nişalandım ben.
-aaa, ciddi misin aysu. çok sevindim. hayırlı olsun.
-teşekkürler, darısı senin başına.

selin öndeki arabada bu tarz konuşmaların geçtiğini bilmiyordu tabii. o eski sevgililerin hasret giderdiklerini, birbirlerini çok özlediklerini söylediklerini düşünüyordu. içi içini yiyordu taksinin içinde. artık sabrı kalmamıştı. cep telefonuna davrandı. bu sırada murat ileride sağda durdu ve 'ya benim şu karşıdaki bakkaldan sigara almam gerek' deyip arabadan indi. selin taksiciye durmasını söyledi. cep telefonunun mesaj yaz kısmına girdi ve şunları yazdı:

''beni aldatabileceğin hiç aklıma gelmezdi. seviyordum ben seni. hoşçakal...''

sigarasını alan murat karşıdan karşıya geçmeye hazırlanıyordu. yaya için kırmızı yanmaktaydı ancak yolu boş gördü murat. o sırada telefonuna mesaj geldi. i-phone'unun ekranındaki oku yazan yere değdirdi parmağını, akabinde tüm ekranı parmağıyla şöyle bir sildi. mesaj açılırken tekrar baktı yola. araba yoktu ve karşıya geçmek için kaldırımdan yola indi. 'mesaj açılıyor' yazısından sonra 'a$$$kım'dan gelen mesajı okumaya başladı. bu sırada yolu yarılamıştı bile. mesajı okumaya başlayınca kanı dondu. o sırada 15 metre arkasındaki taksiden inmekte olan selin'i gördü. başını sağa sola sallıyordu selin. yüzünde bir gülümseme belirdi murat'ın. açıklamasını yapmak için sabırsızlanıyordu. birden sol tarafında tarifi imkansız bir acı hissetti.

...

hızla gelen bir jeep murat'a olanca gücüyle çarptı. yerden yükseldi murat. kafasını kaldırıma çarptı düşerken. selin bir çığlık attı. yanına gittiğinde murat'ın gülümseyen yüzünden kanlar sızıyordu. son bir çabayla ağzını açtı.

'zannettiğin gibi değil', diyebildi ve başı yana düşerken elinden de pembe kapaklı bir kitap düştü.

0 yorum var. oy verme şeysi yok yorum için tıklat:

wibiya widget